(D)üşüyorum

falling“Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya,
Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki” demiş Cemal Süreya.
Değil bir köpek gibi, oradan oraya sürünecek mecalim kalmamış gibi hissetmekteyim.

Arsızlığın ve namussuzluğun on para ettiği sokaklarda bir köşeye sinmiş ve soğuktan titrerken buluyorum kendimi. Şimdi ben şehirlerden şehir beğeniyorum. Hangi şehre gitsem aynı. Hangi sokakta yürüsem yine aynı.

Değiştiremediğim kendimin kabahatini ne sokaklara ne de şehirlere yükleyebiliyorum. Kendi hatalarımın farkında oluşumun acizliği beni her gün bambaşka sokaklara, kaldırımlara; buruştulmuş, beğenilmemiş bir eskiz çöpü gibi atıyor. Kendimi kaldırımlarda başıboş bir evsiz gibi buluyorum.

Her geçen gün bir önceki günden daha çok kendimden utanıyorum. Güçlü olamamanın vermiş olduğu acizlik tüm vücudumu sarıyor. Şifasız hasta gibi şehirlerden şehir, sokaklardan sokak beğenemiyorum. Cebimde kalmayan on paramla dolanıyorum.

Üşüyorum.

“Ben bir şehre geldiğim vakit, o başka bir şehre gitmese” demiş Atilla İlhan.
Ben bir şehirde kalabilsem, sokaklarında gezemesem. Utanmazlığın ve terbiyesizliğin on para ettiği şehirlerden geçmesem.

Fakat kendimi kaldırımın en sağından sokaklar arasında gezerken buluyorum. Kendimden vazgeçemez haldeyim. Üşüyorum. Ellerim soğuktan beyaz kesiyor. Ellerimi cebime koyuyorum. Aklıma romantik düşler konuyor. Onları derhal aklımdan kovuyorum. Göçmen kuşlar gibi dağılıyorlar. Cebimdeki ellerimi düşünüyorum. Yalnızlıktan kangren haldeler, onlara acıyorum. Ellerime acımanın acizliği ile başka bir sokağa giriyorum.

Başka bir göçmen kuş sürüsü aklıma konuyor. Ağlamamam gerektiğinin öyle farkındayım ki beyaza kesen ellerimi ceplerimden çıkartıyorum. Kuşları kovalıyorum, kaçmıyorlar. Ağlıyorum.

Yalnızlığımın bana vermiş olduğu cesarete dayanarak, düşüyorum.

Bir cevap yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.