Gelelim yazımızın ikinci bölümüne 🙂

Gece yolculuğu ve gündüz gezmelerinden sonra otelimizde dinlenmeye çekildik. Birkaç saat uyuduktan sonra, turun düzenlediği eğlenceye gitmedik ve kendimiz keşfe çıktık. Otele yakın bir yerde meyhaneler sokağı vardı. Önce oraya gittik ama ilk seferde bir yer beğenemedik. Beğendiğimiz yerler de çok kalabalıktı.  Sonra biraz dolaştık. Akşam gezintisi yaptık, Selanik’in Kordon’unda.

Sonra tekrar meyhaneler sokağına döndük ve Kuzivo denen bir yere girdik. Burada ev yapımı şarap içtik, güzel mezeler yedik ve Yunan müziği dinledik. Burada da çalışanlar çok kibardı. Genel olarak herkes kibardı aslında gezi boyunca karşılaştığımız ve gittiğimiz yerlerde. Yunanlıların kibar olduğunu söyleyebilirim. Uzo denemeden de olmaz diyen kardeşimin, ilk uzo içişini de görmeliydiniz 🙂 Sonrasında uzoyu bıraktı, o da ev şarabına döndü 🙂

O gece yorgunluktan nasıl uyuduğumuzu bilemedik. Sabah erkenden kalktık ve kahvaltımızı ettikten sonra Kavala’ya doğru yola çıktık. Kavala da çok sevimli bir şehirdi. Burada Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın heykelini, Pargalı İbrahim tarafından yapılan camii- ama şimdi kilise olmuş- gördük. Öğle yemeğinde midyeli pilav yedik. Buranın özel yemeğiymiş. Zaten sahil şehri olduğu için, burada da deniz mahsülleri çok taze ve güzeldi.

Kavala’dan kurabiyelerimizi aldıktan sonra İskeçe ve Gümülcine’nin içinden geçerek Dedeağaç’a geldik. Dedeağaç yazlık bir mekan. Yazın tatile gelinebilir. Hem Edirne’den de o kadar yakın ki. Burada küçük bir mola verdikten sonra, Kipi sınır kapısına geldik 🙂

Çok güzel geçen hafta sonumuz, freeshop alışverişimizle sona erdi. Ve bundan sonra sık sık Yunanistan’a gitmeye karar verdik. Eğer siz de henüz gitmediyseniz, fırsat bulduğunuzda gitmenizi tavsiye ederim. Özellikle Selanik’e mutlaka gidin. İstanbul’a bu kadar yakın bu kadar sevimli bir şehri görmekten mahrum kalmayın 🙂