Yarı mavi bir sabaha uyanıyorum. Küstahça bir bakış atıyorum pencereme, kahrolası güneşi evime sokmasa diyor, gözlerimi aralıyorum. Kaç gündür kapalı bakıyorsam, gözlerim acıyor. Gözlerimin acısından, sözlerinin acısı diniyor. Feci bir sonbahar penceremin önünde nöbet tutuyor. Bir sonraki nöbetçiden daha da nefret ediyor, yatağımdan yarı gözlerle çıkıyorum.
Yarı mavi bir gecenin içinden sesin yükseliyor. Tüm ev ayağa kalkmış, ağzından çıkan her söze kadehler eşliğinde alkış tutturuyor. Aralık gözlerim sesinin her yükselişiyle fal taşlarına dönüyor. Sesin duvarlarıma vuruyor, her vuruş beni senin adına utandırıyor. Bu utançla kendimi denize atsam, hangi körfeze vurur kırgınlıklarım bilemiyorum.
Yarı mavi bir aşkın tam ortasındayken, kıyamet kopuyor. Her şehre kahrediyorum. Yarım kalmış her an’a, her söze, her dokunuşa. Tamamlanmayı bekleyen her şey derken sarsılıyorum. Tam olacak sanarken, olduğum yerde yarı yarıya kalıyorum.
Bir yanı olalım mı?
Belki bir tam oluruz.