Maltın peşindeki viski maceramızda bir sonraki durağımız Balvenie Damıtma Tesisleriydi. Yola çıktığımızda yılın ilk karıyla karşılaştık ve hepimiz kendimizi otobüsümüzden dışarı atıp, biraz karda eğlendik.
Sonra Balvenie’ye ulaştık. Önce arpaların bulunduğu ambarları gezdik.
Hava çok soğuktu. Ama gezdiğimiz yerlerin güzelliği ve tadılan viskilerin sıcaklığıyla bu soğuğu görmezden geldik. İki katlı eski bir binanın üst katında önce üç gün boyunca burada depolanan arpalar yan taraftaki havuzlarda nemlendiriliyor. Arpa nemlenince içindeki nişastayı ortaya çıkıyormuş. Alt kata inince de çimlenen arpaları gördük, ben biraz tattım. Bu haliyle arpa tadını beğendim.
Çimlenen arpaların alındığı bölümleri ısıtan fırınları inceleme şansımız da oldu, burada kullanılan dumansız kömür sayesinde üst kattaki arpalar kuruyormuş.
Balvanie’de de 80 yıllık viski fıçılarının saklandığı mahzenlere girerken güvenlik önlemleri vardı. Tıpkı Glendfiddich’te olduğu gibi. Fotoğraf çekmek falan yasaktı. Burada ‘dog’ adı verilen bir demir vardı. ‘Dog’ viski çalmak icin kullanilan demirden alete deniyor. Fıçının içine kova gibi salınarak, fıçıdan viski alınabiliyor. Biz de dog’la en eski viskilerden birazcık çaldık. 🙂
Sonra fıçıların tamir edildiği bölümü ziyaret ettik. Bu adamlar fıçıların kontrolünü, tamirini kendileri yapıyorlar ve gerçekten teknolojik aletler yerine bilek gücünü tercih ettikleri için koskoca ambar girişleri açık olup, aşırı bir esinti olmasına rağmen üşümüyorlardı. Hiç çivi vs. kullanmadan da fıçıların tahtalarını birleştiriyorlardı.
Bu yorucu gezinin ardından kendimizi tekrar otelimize attık ve harika bir akşam yemeğinin ardından, barda tabii ki viski içerken keyifli bir sohbete daldık.