Kendini Kandırma Sokağı

kendini kandırma sokagiKendini kandırmanın kaldırımında yürüyorken ceketimi sislere, kalbimi köşedeki çöp yığınına bırakıyorum. Gecenin karanlığı kendini yavaşça göstermekte. Belli ki yarın hava soğuk olacak, sıcak olsa diyorum tepemde bir yıldız demeti olurdu. Hoş, onlar da beni terketmiş olabilirler değil mi?

Kendini kandırmanın sokaklarına dalıyorum. Yorgun olmalıyım diye geçiriyorum aklımdan, sonra öyle güzel kandırmışım ki yorulmamışım diyorum. Bunca lafı ederken göğsümü yokluyorum, derin bir acı hissetmem gerekli… Aklıma çöpe bıraktığım kalbim geliyor, sonra gülüşün. Gülüşünü betimlemek istiyorum, aklıma yeterince çirkin kelime gelmiyor. Bir sevmek geliyor içimden, sonra kendime kocaman bir tokat atıyorum. Kendimi üzmenin yeterince haddini aşmışken daha fazla üzmenin ne anlamı var diyorum.

Kendini kandırmanın kaldırımına oturuyorum. Kafamı avuçlarımın içine alıyorum. gözyaşlarımı sanki birisi siliyor gibi siliyorum. Ellerime yabancılaşıyorum. Beyaza kesiyorlar, kopsunlar istiyorum. Aklımdan delice şeyler geçiyor, bir öldürmek bin ölmek istiyorum. Ölürsem unuturum diye söyleniyorum. Yalnızlığımın içinde yeşeren kendini kandırma çiçekleri yüzüme yüzüme gülüyorlar.

Ben hep giderim diyorum kendime, sonra sesin geliyor uzaklardan. Bir konuşsan diyorum, bir uzatsan elini ben yine kandırırım kendimi, gidemem.

Bir kere öldürelim mi?
Belki bin defa ölürüz.

Bir cevap yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.