Hayal

hayalMuazzam bir deniz kenarı, derme çatma bir masa üzerinde iki kadeh. Ellerin avuçlarımın içinde ve arkanda batan güneş gözlerinden yükselmekte. Sabaha karşı hafif sarhoş, esintilere aldırmıyor, omuzlarımdaki kolların ve beni sarışını hayal ediyorum.

Bir geceyi daha kalbimizin atışlarıyla batırıyoruz. Ruhunda yüzüyor, gözlerinde boğuluyorum. Zaman bazı anlarda duruyor, öpüşlerin tanrıların gücüne gidiyor. Aşkın içinde sarhoş oluyor, yan yana özlem çekiyoruz. Bilemiyoruz. Bu bilinmezlik mapusluk gibi, gökyüzünü demir parmaklıkların ardından görüş gibi geliyor. Bir sevmek geliyor üstümüze fırtına gibi çöküyor. Kalplerimizi alıp masanın üzerine koyuyoruz. Tanrılar bize gülüyorlar. Onlara aldırış etmiyoruz. Kalbini seviyorum. Sonra çıkarıp gözlerini koyuyorsun. Gözlerini avuçlarımın içine alıyor ve öptüğümü hayal ediyorum.

Gözlerinden güneş doğuyordu. Gündüz olmuştu. Aşkımdan beynimi masada unutmuş, kokunu çantama saklayıp yanıma almıştım. Ellerini tuttum. Gözlerinden güneş doğmuştu. Önce nefesinden sonra kalbinden öptüm. Birlikte günü doğurduğumuzu hayal ediyorum.

Sokaklarda kayboluyor, birbirimizde kendimizi kaybediyoruz. Sabahın ilk ışıkları gözlerinden yükselmekte, gözlerini kalbime koymuş yürüdüğümüzü hayal ediyorum.

Akşam vakti için birbirimize sığınıyoruz. Bir masamız var diyor, o masayı tanrı ilan ediyoruz. Ellerimle yüzünü seviyor, içimdeki aşkı betimleyemediğim için kendime kahrediyor. İlham denilen şeyin ete kemiğe bürünmüş halini, seni, karşımda gördüğümü düşünüyor ve deliliğin sınırlarında gezdiğimi hayal ediyorum.

Günler içinde bir minik ev inşa ediyor, içine fotoğraflar koyuyoruz. Her yeni gün gözlerinden doğuyor. Her yeni gün evimize bir fotoğraf ekleniyor. Sanki ayrı kaldığımız sürelerle inatlaşıyoruz. Öyle bir sevmek geliyor ki fanilik bunu anlatmaya yetmiyor. Anlattığımı hayal ediyorum…

Bir cevap yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.