Yeni yıl güzel başladı. İlk güzel etkinliğim ‘Köpek, Kadın, Erkek’ oyunuydu. Oyun izlenimimi en kısa zamanda yazacağım. Ama izlenim yazısını beklemeden gidin izleyin diyorum, pişman olmaz ve hatta Ece teşekkürler ya, iyi ki gitmişiz dersiniz. Eminim.
Oyunu izledikten sonra Hayal Kahvesi’ne Fatma Turgut’un doğum gününe gittim. Tanıştığımız günden beri Fatma samimiyetiyle bir ayrıdır bende, hiç değişmedi. Ve bu doğum günü sayesinde hem bir süredir göremediğim arkadaşlarımı görmüş oldum hem de yeni insanlarla tanıştım. Tekrar iyi ki doğmuş Fatma <3
Yılın ilk operası ise Süreyya Operası’nda ‘La Triviata’ydı. Ama maalesef beğenmedim. Alfredo’yu oynayan adam çok kötüydü. İtalyancası kötüydü, tipi role uygun değildi falan. Kim olduğunu hatırlamıyorum ama farklı bir kastla belki güzeldir. Ben bu haliyle izlediğime üzüldüm.
Geçtiğimiz haftanın müzik olayı Placido Domingo konseriydi. Sedef’le birlikte Ülker Sports Arena’nın yolunu tuttuk ve çok güzel bir konser izledik. Konserde Domingo’ya 65 kişilik Filarmonia İstanbul Orkestrası’nın yanı sıra ünlü sopranolar Angel Blue ve Micaela Oeste de eşlik etti. Emeği geçenlere teşekkürler.
22 Ocak Perşembe akşamı Babylon’da Hediye Güven’i dinlemeye gidelim dedik. Sadece dinlemekle yetinseydik iyiydi, hayatımda bu kadar itici bir kadın görmemiştim. Sahnede yaptığı el kol hareketleri, mimiklerle bizi yaptığı müzikten de soğuttu. Konseri bitirmedik, gittik Nevizade’de midye dolma yedik. Konser öncesi de Delicatessen Pera’daydık Esra ve Merve’yle, Perşembe akşamları güzel müzik ve tapas için tavsiye ederim.
Cuma günü Craft Tiyatro’da ‘Taşlar’ oyununun ön gösterimindeydim. 26 Ocak’ta oynanmaya başlayacak oyunla ilgili yazım da yakında blog’da olacak.
Şimdilik böyle. Yeni etkinliklerle karşınızda olacağım. 🙂