İlk post denemesi

Bir süre size bu köşeden eşlik edeceğim. Ne zaman sonlanacağını bilmediğim bir yolculuğa çıkıyorum.
Bir kadeh şarap uzatır mısın Alfred?

Yarı gecenin içinden yine huzursuzca uyandım. Sahi ne ara uykuya dalmıştım ki? Kafam karmakarışık, uyku düzenimi mumla arıyorum bazen de o mumlarla totemler yapıyorum. Belli ki bu ara bir çok şeyi yanlış yapıyorum, totemler gibi…
 
Aldığım kararların arkasında durmak için elimden gelen ardıma koymuyorum. Ama hayat öyle mi? Elbette hayır…
 
Yaşadığım şehirler, çıktığım yolculuklar esnasında kalbimi öyle çok kırılmıştı ki kendi kendime “o kadar çok kırıldı ki daha fazla kırılamaz” derdim. Şimdilerde çok rahat bir şekilde kırılacak bir kalbim bile kalmadığını söyleyebilirim.
 
Yarı gecenin içinden bir boşluğa uyanıyorum. Kalbim ağrıyor zannediyorum sonra kendime geliyorum. Kalbimin yerinde olmayışı beni gözyaşlarına boğuyor. Burnuma adım kadar iyi bildiğim bir koku yerleşiyor. Aklımı yitirmekten korkuyorum. Madem sızlayacak bir kalbim kalmadı, hafızam da onunla gitsin istiyorum, gitmiyor…
 
Bir kadeh daha Alfred, lütfen…
 
Hazırlanmak için bekleyen çantalarımla gözgöze geldim şimdi, benden heyecanlılar ama ben? Kadehimden bir yudum alıyorum, sahi bu kaçıncı?
 
“…dün gece ezberimden çehreni defterime çizdim, sen belki hakikaten bi’ bulut gibi yolcusun..”
 demiş Attila İlhan belki de ben hakikaten bir bulut gibi yolcuyumdur.

Bir cevap yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.