Bu zamana kadar birçok sosyal sorumluluk projesinde bilfiil gönüllü olarak görev yaptım. Hatta hayatımın bir döneminde bunu tam zamanlı bir işe dönüştürdüm ve WWF’te İletişim Sorumlusu olarak çalıştım.
En son çalıştığım proje ise, Penti’den ayrılmadan önce çocuğum gibi ilgilendiğim ‘Şiddetin Başına Çorap Örüyoruz’ projesiydi.
Projeye katılan isimlerden Gonca Vuslateri’ye, Can Bonomo’ya ve Model grubuna beni ve markamı kırmayıp, gönülden yardımcı oldukları için çok teşekkür ediyorum. Beni çok mutlu ettiler. (Engin Hepileri ve Kadir Doğulu, ajansın sorumluluğundaydı. Ben bire bir ilgilenmedim. Ama onlara da çok teşekkürler. )
Proje aile işi şiddete vurgu yapan bir proje. Bunu da senelerdir çorap tasarımlarıyla yapıyor. Tasarlanan çoraplardan elde edilen gelir Hürriyet’in Aile İçi Şiddet hattına aktarılıyor.
Çoraplarda Kadir Doğulu ‘özgürlüğü simgeleyen uçurtma’ yı, Gonca Vuslateri ‘iyiliği simgeleyen melek’ i, Model ‘içerisinde kalp barındıran pırlanta’ yı, Engin Hepileri ‘Alice Harikalar Diyarı’ nı ve Can Bonomo ise ‘korsan figürü’nü tercih etti. Projenin fotoğraf çekimini ise ünlü fotoğrafçı Bennu Gerede gerçekleştirdi.
Bu senenin tasarımları ise şöyle:
Projede bulunan bütün isimler de şiddete karşı tepkilerini ve düşüncelerini çorap tasarımlarının yanı sıra mesajlarıyla da dile getirdiler.
BENNU GEREDE
Şiddet karşısında ne kadar savunmasız ve çıplağız. Kim olursak olalım. Ünlü olsak bile…
CAN BONOMO
Bir toplum sürekli olarak kendini geliştirme çabası içerisinde olmalıdır. Bunun belli başlı yollarından biri de konuşmaktır. Bireyler toplumun her ferdinin her konuda eşit olduğunu idrak edemiyorsa bu çaba boşa çıkacaktır. Konuşarak anlaşamadığımızı hissettiğimiz noktada durup düşünelim. Fiziksel üstünlüğü kötüye kullanmak acizliktir. Düşünün. Daha konuşacak çok mesele var…
ENGİN HEPİLERİ
Aile içi şiddete son!
Benim için ”aile” ve ”şiddet” kelimelerini aynı cümlede düşünmek bile çok zor.
Bu şiddet niye? Birbirimizi eğitelim.
Çocuklarımızı sevgi ile büyütelim.
Sevgi dolu günlerde giyiniz….
GONCA VUSLATERİ
Hızla gelişen teknoloji ve arka arkaya yeni başlıklar altında gözlemlediğimiz toplum ve yaşama biçimleri özelliklerine sahip bir yüzyılın, dünya üzerinde yalnızca “insanların” sorumlu tutulabildiği felaketlerin çözümü olarak, çekirdek yapının sağlığı, gelişimi ve emniyeti ile üst düzey bir çalışma uygulaması gerektiğini bilemiyor oluşu bize şöyle bir fotoğraf sunuyor: Canlı ve üretken olan şeyleri artık yitiriyoruz demektir.
Dünyanın kutsal bir mekan oluşunu simgeleyen kadınlarımızın yaşadığı şiddet ve psikolojik baskıya dair uygulanan çözümler en gelişmiş, en çağdaş ülkede bile yeterli verimliliği sağlayamadı ne yazık ki…
Bu koşullar içinde yaşayan, farkındalığı günden güne artan kadınlar kendi devrimini yarattı:
Penti’nin bu tatlı projesinde olmak beni çok mutlu etti.
Küçük sinyaller olsun istedim çorapta, ten rengi çorapta olması ise sanki teninizden bir parça gibi gösterecek sinyalleri.
Küçük bir melek olacak gizli ve ince çizgilerle.
Ayaklarınızda ise yalnızca siz ile ayaklarınız arasında kalan bir sırı paylaşacak çorabınız:
“ Gülümsemeyi seç!”
Ayak sahip olduğunuz uzuvların içinde en kutsal olanı bana göre, siz nereye isterseniz oraya gider.
Yalnızca bir adım yeter!
Kolay gelsin:)
KADİR DOĞULU
“Kırmızı uçurtma ipini koparttı… Şimdi gökyüzünde..”
MODEL
“Şurada kocaman bir yara var!” demek bizi doktor yapmaz. Yara bu denli büyükken de tek bir yerden dikiş tutmaz.
Milyonlarca pırlanta gibi kalp bir araya gelirsek, kararmış yürekleri parlatabiliriz ancak. Elması da kömürü de oluşturan atom aynı değil midir nihayetinde?
Biz şimdilik bir çift göz olalım belki büyüyünce kocaman bir doktor oluruz birlikte.
Belki gücümüz yeter de bu yarayı da kapatırız.
Ama şimdilik…
“Şurada kocaman bir yara var!”
FARKINDA MISINIZ?