Günlük olarak yazmayı planladığım ama bir türlü güncelleyemediğim bugün ne yaptım bölümüne yazamayınca, en uzun post’larımı yazmak zorunda kalıyorum. Aslında gününde yazsam, her şey kolaylaşacak benim için de ama işim gücüm de sürekli yazmakla ilgili olunca yetişemiyorum.
Şimdi başlayalım bakalım, son altı ay nasıl geçmiş bir yazalım…
Haziran
Haziran ayında Gezi’deydik. Orayla ilgili duygularımı da o zaman bu yazımda belirtmiştim. Sonra 30 Haziran günü Onur Yürüyüşü vardı. Ona da katıldım. Son yılların en güzel yürüyüşüydü.
Temmuz
Temmuz da çok hareketli geçmedi. Konserler vardı az da olsa, çoğu iptal oldu yaz konserlerinin. Zaten keyfimiz de yoktu ya.
Jason Mraz geldi mesela. Ama konser beklediğim gibi değildi.
Sonra Serra’yla Okan evlendi. Hayatımda gittiğim en keyifli düğünlerden biriydi.
Ağustos
Ağustos’a Roger Waters konseri yazsam ve bitirsem yeridir sanırım. Konser jübilemi yapmış sayıyorum bu konseri izledikten sonra. MUHTEŞEMDİ!
Bu sene tek tatilimi Ağustos’ta Ramazan Bayramı’nda yapabildim. Bozcaada’daydık. Ama iş konusunda darladıkları için ne tatil anladım ne bayram. Neyse ki bayram dönüşü organizasyonunu yaptığım üç günlük toplantı sorunsuz geçti de, rahatladım.
Ağustos doğum günü ayım. 15 Ağustos’ta doğmuşum. Hep kötü geçiyor ama doğum günlerim. Sanırım ben doğum günlerini sevmiyorum. Yalnız doğum günüm için kendime Placebo konseri hediye etmiştim. Roger Waters’tan sonra olduğu için midir bilinmez, o da yavan geldi 🙂
Ay sonuna doğru Bulgaristan’ın Bourgas adlı tatil beldesine gittik ailecek. Çok güzeldi. İyi geldi. Bir dahaki yaza yine gideriz. Hatta bir dahaki sefere Varna ve Sunny Beach’e de gideriz.
Eylül
Eylül’de çok bir şey olmamış. Her akşam farklı bir yerde gezmişim, yemişim. Bütün yaz hafta sonlarını çoğunlukla Yunanistan veya Bulgaristan’da geçirmiştik. Yine öyle yapmışız.
Ekim
Kurban Bayramı ikinci kez tatil yapabileceğim fırsattı bu yıl. Yani bütün tatillerim bayramlara endeksliydi. Ve bu bayramda kardeşimle birlikte NY’a gittik. 8 gün New York’ta gezdik, gezdik, gezdik. Ayaklarımıza kara sular ininceye kadar. New York gezisini bir başka post’umda yazarım diye planlıyorum. Ama umarım Paris gezisine dönmez. Onu yazamadım mesela. İkinci defa gittiğimde yazarım artık 🙂
Kasım
Bu sene üçüncü kez Adana’ya gittik. Bu sefer Şeref Ege’yi sevmek için 🙂 Yine gezdik Mersin falan. Seviyorum Adana’yı.
Laure Favre-Kahn’ın piyano resitaline, Alice Russell konserine, Şile’ye, Inna konserine falan gitmişim.
Aralık
İstifa edip de özgür kaldığım ay. Yani bu ay. Hastalıktan kurtulup kendime gelemedim ki hala keyfini çıkarayım:(. 1.5 aydır gribim ve geçmiyor.
Artık freelance çalışıyorum ve zamanımın çoğunu da Edirne’de geçiriyorum. Biraz detoks yapmak istedim. Kafam orada daha rahat. Bakalım hayat 2014 ‘te neleri getirecek. Merakla bekliyorum.