(Aylar önce taslağını hazırladığım yazıları post etmemek gibi yeni bir huy edindim. Bu yazı da o taslaklardan biri. Sonunda yayınlayabildim.)
Karaköy kafelerinin son zamanlardaki popülerliği malum. Ama hepsi aynı rahatlığı vermiyor tabii insana. Mesela, Bej’de yaşadığım sıkıntıyı daha önceki bir yazımda anlatmıştım.
Benim tercihim kasılmadığım mekanlardan yana. Ops ve Karabatak, bunlardan ikisi.
Freelance çalıştığım dönemlerde bilgisayarımı alıp rahatça çalıştığım, canım sıkılınca kafamı dağıtmak için gidebildiğim, İstanbul’da nefes aldığım mekanlardan ikisi. Özellikle Karabatak’ın üst katı, tam kafa dinlemelik. Kendi başına takılmayı sevenler için ideal. Al kitabını, söyle kahveni, oh mis! 🙂
Kallavi yemekler yemek için değil de atıştırmalık öğünler için, kahve saatleri için ideal mekanlar. Özellikle Karabatak’ın kahveleri harika. Julius Meinl kahveleri sunuyorlar gelenlere. Benim kahve yanında tercihim Havuçlu kek. Size de tavsiye ederim.
Mekanla ilgili çok görsel paylaşmıyorum. Karabatak Karaköy’de, sokak arasında, otantik bir cafe.
Bence hala gitmediyseniz, ki artık gitmeyen pek kalmadı sanırım :), gidip görün. Dizaynı, masaları, sandalyeleri sizi cezbedecek. Yalnız sosyetik mekan seviyorsanız, hayalkırıklığına uğrayabilirsiniz. Çünkü burası alabildiğine salaş bir yer.
Hem Ops’a hem de Karabatak’a bir gidin bence, benden size tavsiye.:)