!f İstanbul Uluslararası Bağımsız Film Festivali’nin başlamasına çok az kaldı. Ben biraz gezmekten bu post’u yazmakta geciktim aslında ama çok da geç olmadı sanki… En azından !f partileri başlamadan ve haftanın son günüyken post’uma başlıyorum!
Bu yıl Maximum Kart sponsorluğunda gerçekleşecek olan !f İstanbul’un bir sürü sürprizi var. O kadar ayrıntılı ve yoğun bir program hazırlamışlar ki, basın bültenlerinin ve tanıtımların içinden çıkmak gerçekten çok zor oldu. Hatta çıkamadım. Filmler ve bölümler hakkında bilginiz olsun diye, basın bülteninin büyük bölümünü paylaştım. Kendim seçtiğim filmleri post’un içinde paylaşayım dedim. Bir yerden sonra kayboldum ve ikinci bir yazı yazarak seçtiğim filmleri orada derleyip toplamaya karar verdim. 🙂
!f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali bu sene 12 yaşında. Toronto’dan Venedik’e, Sundance’den Cannes’a, dünyanın önemli festivallerinde büyük ilgi görmüş filmlerin Türkiye galalarının yapılacağı !f İstanbul’un programı dediğim gibi çok yoğun. Festivalin başlangıç tarihi ise, 14 Şubat.
12. !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali, 14-24 Şubat tarihleri arasında İstanbul’da Beyoğlu Cinemaximum Fitaş, İstinye Park Cinemaximum, Cinemaximum Budak, 28 Şubat-3 Mart tarihlerinde de Ankara Cinemaximum CEPA ve İzmir’de ise Cinemaximum Forum Bornova sinemalarında gerçekleşecek.
!f İstanbul açılışını 13 Şubat’ta yılın en çok beklenen filmlerinden Holy Motors/Kutsal Motorlar’la yapacak. Bu sene Fransız filmlerine artan ilgim nedeniyle Holy Motors’u listeme ekliyorum.
Ayrıca, Kutsal Motorlar’ın yönetmeni Leos Carax, Berlin’de Alfred Bauer Ödülü’nü kazanan ve 2012’nin en iyi filmleri listelerinde üst sıralarda yer alan Tabu’nun yönetmeni Miguel Gomes, Diarios de motocicleta/Motosiklet Günlükleri, Letters To Juliet/Aşk Mektupları filmlerinin yanı sıra festivalde de gösterilecek Yolda’nın senaristi Jose Rivera, senaryosunu Altın Küreli Girls’ün yaratıcısı Lena Dunham’la birlikte yazdıkları Nobody Walks’la festivale katılan genç bağımsız yönetmen Ry Russo Young da filmlerin gösterimleri için İstanbul’a geliyor.
Festivalin ilk ya da ikinci filmini yönetmiş yönetmenlerin filmlerinin yarıştığı “Keş!f” bölümünde, jüri önüne çıkacak filmler ise şöyle: Kleber Mendonça Filho’nun Rotterdam’dan FIPRESCI’li filmi Neighbouring Sounds/Komşu Sesler; Will Sharpe ve Tom Kingsley’in birlikte yönettikleri İngiliz kara komedisi Black Pond/Kara Göl; Cannes’ın “Yönetmenlerin 15 Günü” bölümünde FIPRESCI kazanan Hold Back/Kendini Tut; Eileen Hofer’ın yönettiği ve Brezilya Kadın Filmleri Festivali’nde en iyi film seçilen He Was a Giant with Brown Eyes/Kahverengi Gözlü Bir Devdi; Alejandro Fadel’in bir rehabilitasyon merkezinden kaçan beş ergenin büyüme hikâyesini anlattığı The Wild Ones/Vahşiler; Werner Herzog ve Errol Morris’in yapımcılığında tüyleri diken diken eden anlatımı ve hikayesiyle sarsan The Act of Killing/Öldürme Eylemi; sessiz sinema estetiğini ve beden dilini kullanarak günümüzde anne olmayı ve kadınlık durumunu sorgulayan Towheads/Sarı Kafalar; ölmek üzere olan bir adamın bedenini canlı tutmak için akıl almaz yönetmelere başvurmasının minimalist ve gerçeküstücü hikayesi Halley/Kuyruklu Yıldız ve Erdem Tepegöz’ün Antalya’da en iyi yönetmen dahil dört ödül birden kazanan filmi Zerre.
Bu listeden de The Act of Killing’i ve Black Pond’u listeme ekledim.
!f İstanbul’un en çok ilgi gören bölümlerinden “Hit Filmler” bu yıl “Galalar” adını alarak, Digitürk sponsorluğunda yılın en çok beklenen filmlerini Türkiye’de ilk kez seyirciyle buluşturuyor.
Miguel Gomes’in Berlin’den FIPRESCI ve Alfred Bauer ödüllerini alan ve senaryo ile kurgunun kurallarını yerle bir eden filmi Tabu; 40 yaşını aşmış kadın oyuncuların Hollywood’da ne yaptıklarını merak edenlere All The Light In The Sky/Gökteki Tüm Işıklar; Richard Linklater’ın kurmaca ve belgeseli tuhaf bir şekilde bir araya getirdiği ve Jack Black ile Shirley MacLaine’in performanslarıyla harikalar yarattığı Bernie/Bernie’nin Suçu Ne?; Rashida Jones ve Andy Samberg’i bir araya getiren ilişkiler komedisi Celeste&Jesse Forever/Vazgeçmem Senden; Çağdaş Güney Kore sinemasının en önemli isimlerinden Hong Sang-soo’nun Isabelle Huppert’ten üç farklı kadın yarattığı filmi In Another Country/Bambaşka Bir Ülkede; Michael Winterbottom’ın sade anlatımı ve kendine ait düşselliğiyle büyüleyen filmi Everyday/Hergün; Margot at the Wedding, The Squid and the Whale filmlerinin yaratıcı yönetmeni Noah Baumbach’tan beklenen bağımsız Frances Ha; Ben Lewin’in Sundance’den seyirci ve jüri özel ödüllerini toplayan ve yılın bağımsız hitleri arasında gösterilen filmi The Sessions/Aşk Seansları; Walter Salles’in beat kuşağının öncüsü Jack Kerouac’ın “asla film yapılamaz” denen aynı adlı kült romanından uyarladığı On The Road/Yolda; Precious/Acı Bir Hayat Hikâyesi’nin yönetmeni Lee Daniels’in Zac Efron, Matthew McConaughey, Nicole Kidman, John Cusack, Macy Gray gibi isimleri buluşturan, camp estetiğiyle yüklü filmi The Paperboy/Gazeteci Çocuk; çağımızın en büyük pop ikonlarından Marilyn Monroe’nun yayımlanmamış günlükleri ve mektuplarını Uma Thurman, Evan Rachel Wood, Lindsay Lohan gibi günümüz starlarına okutan Love, Marilyn/Sevgiler, Marilyn; Kanada sinemasının son yıllardaki en dikkat çeken yeteneği Xavier Dolan’ın Cannes’dan Kuir Palmiye ve Un Certain Regard bölümünden de kadın oyuncu ödülünü alan filmi Laurence Anyways; The Sopranos’un yaratıcısı David Chase’in ilk kamera arkası deneyimi olan ve 60’ların rock’n roll dünyasına selam gönderen Not Fade Away/Unutulup Gitmemek; Sion Sono’nun Tōhoku depremi sonrası yaşananları konu edinen sarsıcı filmi The Land Of Hope/Umut Diyarı; Anna Paquin’in başrolde oynadığı, 11 Eylül sonrası parçalanmış, kırılgan Amerikan toplumuna ışık tutan karanlık masal Margaret; In Bruges’un yönetmeni Martin McDonagh’ın Michael Pitt, Sam Rockwell, Colin Farrell, Abbie Cornish, Christopher Walken gibi bir kadroyla geri döndüğü yeni suç komedisi Seven Psychopaths/7 Psikopat; Romane Bohringer’in başrolünde olduğu, Denis Côté’nin Berlin’de galasını yapıp !f’e yetişecek son filmi Vic+Flo Saw a Bear/Vic+Flo Bir Ayı Gördü; James Franco, Selena Gomez gibi ünlü isimlerin oynadığı, yılın en baştan çıkarıcı filmlerinden Spring Breakers; Gomorra’yla dikkatleri üstüne çeken Matteo Garrone’nin dört yıllık aradan sonra çektiği ve Cannes’dan Jüri Büyük Ödülü’nü alan son filmi Reality/Gerçeklik; Kim Nguyen’in Berlin’de Jüri Özel Mansiyon alan, Tribeca’da En iyi Film seçilen ve şimdiden modern klasikler arasında giren filmi War Witch/Savaş Cadısı; Robert B. Weide’in Woody Allen’ın kariyerinde yer etmiş insanları ve filmleri buluşturduğu Woody Allen, A Documentary/Woody Allen, Bir Belgesel ve Türkiye’den Reha Erdem’in Berlin’in Generation bölümünde Kristal Ayı için yarışacak son yapıtı Jin “Galalar”da gösterilecek filmler…
Buradan seçim yapmak gerçekten çok zor.Woody Allen Belgeseli’ni merak ettim mesela. Onun dışında da Tabu, Yedi Psikopat, Aşk Seansları hepsi çok güzel sanıyorum ki…
Perdede kimi zaman deneysel, kimi zaman fantastik bir kurmaca yaratan, hayatı bir oyun alanı gibi görmemizi sağlayan filmler ise, “Oyun” bölümünde.
Brandon Cronenberg’in babası David Cronenberg’in izinden gittiğinin sinyallerini veren karanlık bilim kurgu ve korku kırması Antiviral/Antiviral; Peter Strickland’ın geçen yıl ödül üstüne ödül toplayan, atmosferiyle büyüleyen küçük başyapıtı Berberian Sound Studio/Berberian Ses Stüdyosu; usta Fransız yönetmen Patrice Leconte’un ilk animasyonu da olan ve intihar ürünlerinin satıldığı bir dükkanın hikâyesini anlatan kara komedisi Suicide Shop/İntihar Dükkanı; Sarah Polley’nin üçüncü kez kamera arkasına geçtiği ve bu kez kendi ailesinden yola çıktığı Stories We Tell/Anlattığımız Hikâyeler; Mark Cousins’in eğlenceli, ferahlatıcı ve amaçsız filmi What Is This Film Called Love?/Şu Aşk Denen Film Nedir?; zaman yolculuğu filmlerinin klişelerini altüst eden, incelikle dokunmuş senaryosu ve Mark Duplass’ın etkileyici oyunculuğuyla dikkat çeken Safety Not Guaranteed/Zaman Yolcuları; Kristina Buožytė’nin aşkın ve tutkunun görsel koreografisini ustaca inşa eden bilim kurgusu Vanishing Waves/Kaybolan Dalgalar; Mamoru Hosada’nın anime tutkunlarının kaçırmaması gereken son filmi Wolf Children/Kurt Çocuklar; Bart Layton’un gerilimin en sade ve kışkırtıcı hallerini yansıtan, yılın en çok konuşulan belgesellerinden The Imposter/Hayat Avcısı; Rodney Ascher’ın Kubrick’in kült filmi The Shining’de yer aldığı iddia edilen sembollerin peşine düştüğü şaşırtıcı belgeseli Room 237/237 No’lu Oda; deneysel canlandırmanın usta ismi Chris Sullivan’ın yapımı 15 yıl süren ve farklı teknikleri kullanarak 16 mm kamerayla kare kare çekerek yarattığı inanılmaz canlandırması Consuming Spirits/Ruhları Tüketmek; insan hariç tüm memelilerin penislerinin toplandığı İzlanda Penis Müzesi’ne insan türü için başvuru yapan iki adamın hikayesinin anlatıldığı The Final Member/Son Üye ve müzik videolarıyla tanıdığımız New Yorklu sanatçı Jem Cohen’in imzası haline gelmiş olan gözlemci üslubuyla şekillenen ve doymak bilmeyen bir merakla iki kayıp ruhun içsel coğrafyalarının hikâyesini anlatan son filmi Museum Hours/Ziyaret Saatleri oyun meraklısı sinemaseverleri bekliyor.
!f İstanbul, 12. yaşına özel, üç yeni bölümle çıkıyor. Bunlardan ilki; hayata yön veren dürtülerden beslenen, sıra dışı ve dönüştürücü filmlerin gösterileceği “Sev&Değiştir” adını taşıyor.
Attenberg’le tanıdığımız Yunanistanlı yönetmen Athina Rachel Tsangari’nin merakla beklenen yeni çılgın projesi Capsule/Kapsül; festival jürilerinden Denis Côté’un hayvanları anlamaya çalışan, minimal olduğu kadar büyüleyici Bestiaire; ödüllü belgeselci Naomi Kawase’nin son filmi Traces/İzler; Michal Marczak’ın gösterildiği festivallerde olay yaratan filmi F*ck For Forest/Orman İçin Seviş; Versailles sarayından esinlenilerek inşa edilen bir konakta yaşayan emlak milyarderi çiftin sıradışı hayatlarını anlatan The Queen of Versailles/Versay Kraliçesi; Steve Hoover’ın mütevazılığı, dürüstlüğü ve sevginin iyileştirici gücüne dair anlattığı hikâyesiyle hafızalara ve yüreklere yerleşecek belgeseli Blood Brother/Kan Kardeşim; Estonyalı bir grup genç aktivistin umut verici hikâyesinin anlatıldığı The New World/Yeni Bir Dünya ve son yılların en yaratıcı eylemlerine imza atan hacktivistlerin dünyasına yakından bakan We Are Legion: The Story of the Hacktivists/Biz Birliğiz: Hacktivistlerin Hikâyesi, “Sev&Değiştir”de izleyeceğimiz filmlerden bazıları.
Bu bölümde ayrıca; !f İstanbul’un geçen yıl odağına aldığı sokak hareketlerini konu alan üç film gösterilecek: Petr Lom’un Mısır’da Hüsnü Mübarek’i düşüren devrimin tanığı beş kişinin hayatlarında nelerin değiştiğini ve değişmediğini anlatan belgeseli Back To The Square/Meydana Dönüş; Velcrow Ripper’ın Kahire’den Calgary’ye, Wall Street’ten Madrid’e dünyanın dört bir tarafında devam eden aktivist eylemleri kameraya aldığı Occupy Love ve 10 yönetmenin bir araya gelip çektiği, Vladimir Putin’in başkan seçilmesinin ardından binlerce insanın katıldığı hükümet karşıtı gösterileri belgeleyen Winter, Go Away!/ Defol, Kış!, birlikte dünyayı değiştirebileceğimizin kanıtı filmler.
!f İstanbul’un klasik bölümlerinden Gökkuşağı’nda bu yıl gösterilecek filmler şunlar: James Franco ile Travis Mathews’un Al PAcino’lu gey klasiği Cruising/Devriye’nin çıkarılmış 40 dakikasını hayal ettikleri Interior. Leather Bar./İç. Leather Bar.; Baise Moi/Düz Beni filmiyle tartışmalar yaratan Virginie Despentes’un Emmanuelle Béart ve Béatrice Dalle’ı bir araya getirdiği Bye Bye Blondie/Güle Güle Sarışın; Berlin’de Teddy, San Fransisco ve Torino’da izleyici ödüllerini alan, Ugandalı gey aktivist David Kato’nun hikâyesini anlatan Call Me Kuchu/Ben Kuchu’yum; James Dean’in eşcinsel olduğu iddialarının beyazperdede hayat buluşunun filmi Joshua Tree, 1951: A Portrait of James Dean/Joshua Ağacı, 1951: Bir James Dean Portresi; Srdjan Dragojevic’in Berlin’den üç ödül birden alan, ülkesi Sırbistan’da beklenmedik bir başarı yakalayıp en çok izlenen filmlerden biri olan Parade/Yürüyüş ve Eytan Fox’un 2002’de çektiği ve iki İsrailli askerin aşkını anlatan Yossi & Jagger’ın devam filmi olan Yossi.
Festivalin bir diğer yeni bölümü ise “Karanlık & Köşeli” başlığını taşıyor. Kült olmaya aday fantastikleri ve gerilimleri bir araya getiren bu bölümde gösterilecek filmler şöyle:
Jean-Luc Godard’dan Agnès Varda’ya, Leos Carax’tan David Lynch ve Apichatpong Weerasethakul’a, 20 usta yönetmenin Viannale’e özel çektikleri kısa filmleri bir araya getiren 20 Little Films/20 Küçük Film; geçtiğimiz yıl aramızdan ayrılan sanatçı Chris Marker’ın anısına gösterilecek Sunless/Güneşsiz; Timo Vuorensola’nın Nazilerin ayın karanlık yüzünde yaşadıkları ve bir gün dünyaya saldıracakları iddiasından yola çıkarak yönettiği çılgın bilim kurgu Iron Sky/Demir Gökyüzü; Franck Khalfoun’un 1980 tarihli aynı adlı kült korku filminden günümüze uyarladığı ve başrolü Elijah Wood’a verdiği Maniac/Manyak; Drive’ın yönetmeni Nicolas Winding Refn’in kült üçlemesinin ilk filmine İngiliz yorumu Pusher; Martha Macy May Marlene ve Afterschool’un yönetmen ve yapımcılarının tedirgin edici bir yolculuğa davet ettikleri Simon Killer/Katil Simon ve !fçilerin, ilk Keş!f yarışmasının birincisi de olan Pink/Pembe’yle hatırlayacakları Yunanistanlı yönetmen Alexander Voulgaris’in sinemasal şiiri sürdürdüğü yeni filmi Higuita, yaratıcılığa ve deneyimlere açık !f tutkunlarına sesleniyor.
!f İstanbul içinde adeta kendi mini festivalini yaratan !f Müzik”, müzik filmleri, müziğin mutfağından etkinlikler ve partilerle karşınızda olacak.
Berlin’in dünyanın en ‘cool’ şehrine dönüşmesinde ve gece hayatının bu denli ‘ateşli’ olmasında unutulmaz katkıları olan Bar 25’in hikâyesini anlatan Bar 25-Days Out of Time/Bar25-Zamansız Günler; Cream grubunun davulcusu, “Şeytan”, “Allahın Sopası”, “Deli Dahi” gibi lakaplarla anılan Ginger Baker’ın hayatına kamera tutan Beware of Mr. Baker/Dikkat! Bay Baker Var; 2011’de Madison Square Garden’da verdikleri ihtişamlı bir konserle dağılan LCD Soundsystem’in bu dört saatlik dans ve müzik şölenini kaydeden Shut Up And Play The Hits/Sus ve Hitleri Çal; ölümcül Lou Gehrig hastalığına yakalandıktan sonra inatla yaşamaya ve müzik yapmaya devam eden efsanevi gitar virtüözü Jason Becker’in hayatını anlatan Jason Becker: Not Dead Yet/Jason Becker: Henüz Ölmedi; Antony and the Johnsons’tan Antony’nin tüyleri diken diken eden ve içimize işleyen sesiyle grubun muhteşem müzikleri ve video sanatçısı Charles Atlas’ın keskin bakışını bir araya getiren Turning/Dönüş ve Danimarka ve İskandinav indie müziğinin hatırı sayılır isimlerinden Efterklang’ın Norveç ile Kuzey Kutbu arasında kalan Pyramiden adlı terk edilmiş bir kentte yarattıkları dördüncü stüdyo albümlerinin yolculuğunu anlatan Efterklang: Ghost of Piramida bu yılın kaçırılmayacak !f Müzik filmleri…
16 Şubat gecesi yapılacak !f İstanbul Açılış Partisi’nde ise Bar25 DJ’leri Dirty Doering, LassmaLaura ve Jake The Rapper çalacak. Berlin kültürünün doğduğu mekân olduğu konusunda çoğunluğun hemfikir olduğu, gitmemiş olanların daha önce gidemediğine, yaşamış olanların tekrar gidemeyeceklerine üzüldüğü efsanevi kulüp Bar25, !f Müzik’e özel hazırlanacak konseptle Maçka G-Mall’da canlanacak. !f İstanbul, Bar25’in kurucu ekibiyle beraber yola çıkıp 16 Şubat gecesi G-Mall’u Bar25’e en yakın hissedilebilecek şekle dönüştürecek. Pizzacısından Bar25’e özel bara, 3 farklı DJ’den geceye özel sürprizlere, bir geceliğine de olsa bu ruhu İstanbul’a getirecek.
!f Müzik’in merakla beklenen ve artık gelenekselleşen çılgınlığı !f Gökkuşağı Partisi’nin bu yılki sürpriz ismi ise ‘house’ müziğin divası, Hercules and Love Affair’in ardından Andy Butler’la Mr. Intl.’i kuran Kim Ann Foxman olacak. 22 Şubat’ta G-Mall’da ‘vogue’ konseptiyle hazırlanacak gecenin adı ise ‘Vogue The Night’ olacak. Gecede Foxman’a, !f Gökkuşağı Partisi’nin vazgeçilmez ismi Dearhead eşlik edecek.
!f İstanbul Türkiye sinemasının son bir yılını mercek altına aldığı “Ev” bölümünde ise, alternatif sesleri bir araya getiriyor. İlk gösterimlerini !f İstanbul’da yapacak filmler arasında, ilk filmini çekmiş yönetmenler dikkat çekiyor. Doğu Akıncı’nın zihinsel engelli ve şizofreni hastası Mustafa’nın hüzünlü hikâyesini anlattığı Mustafa’nın Yaşam Döngüsü; Deniz Tortum’un klostrofobik bir İstanbul’u fonuna koyduğu ve bir aile dramasıyla seyirciyi başbaşa bıraktığı Zayiat ve Ufuk Aksoy’un geçmişi ve geleceği birbirinden ayrı iki kadının Büyükada’da bir evde karşılaşmalarını konu alan psikolojik-dram Devremülk bir sonraki işlerini merakla beklediğimiz yönetmenlerin habercisi filmler…
“Ev” bölümünün belgeselleri de dikkat çekiyor. Can Candan’ın yönettiği, eşcinsel, biseksüel ve transseksüel çocukları olan ailelerin tanıklıklarına başvuran umut ve mücadele hikâyesi Benim Çocuğum; Nejla Demirci’nin endüstrileşmeyle birlikte Ergene Nehri’nin metallerle yüklü pas renginde akan bir suya dönüşmesi ve Gündöndü köyünün bu değişimden nasıl etkilendiğini anlatan Gündöndü ve Nigol Bezjian’ın Şair Sako Arian’ın yüzyıl kadar önce atalarının terk etmek zorunda kaldığı İstanbul’a biraz korkuyla ama artık önüne geçemediği bir özlemle yaptığı yolculuğun hikâyesi I Left My Shoes In Istanbul/Kunduralarımı İstanbul’da Bıraktım bu bölümün uzun belgeselleri. Ayrıca kısa belgesellerden özel bir seçki de bekliyor !f’çileri. “Bedenim Savaş Alanı” başlıklı seçkide vücutları savaş alanına dönenlerin hikâyelerini anlatan filmler yer alıyor: Zeynep Oral’ın iki transseksüelin hayatlarını izlediği, Adana’dan en iyi belgesel ödüllü filmi Ben, Sen, O; Arzu Şenses’in başörtüsü yüzünden okula gidemeyen Tülin’in yaşadıklarını anlatan filmi Kırmızı Başlıklı Kız; Clarisse Hahn’ın 1992’deki ölüm oruçları ve Hayata Dönüş Operasyonu’nun arşiv görüntülerinden oluşan belgeseli Prisons/Hapishaneler ve Kudret Güneş’in bir gerdek gecesini içeride ve dışarıda olanların gözünden anlattığı filmi Kızıl Çarşaf.
!f İstanbul’un kısa metrajlı film üretimine dair son bir yıl içerisindeki eğilimlerin derlemesini yapmak amacıyla hazırladığı “Türkiye’den Kısalar”, bu yıl ilk kez yönetmen ve yapımcıların yanı sıra kısa film izleyicilerinin önerileriyle hazırlandı. !f İstanbul’un tematik olarak programladığı “Türkiye’den Kısalar” seçkileri İstanbul, Ankara ve İzmir’de çeşitli festival sinemaları ve mekanlarında ücretsiz olarak !f izleyicilerine sunulacak. İstanbul’daki gösterimler sırasında yapılacak “İzleyici Oylaması” sonucu bir kısa filmin yönetmeni uluslararası bir festivale izleyici olarak katılmaya hak kazanacak.
Bu yıl “Türkiye’den Kısalar” bölümü üç derlemeden oluşuyor. “İsimsiz (Türkiye, 2013)” derlemesinde yer alan Abdurrahman Öner’in Buhar; Nehir Tuna’nın Dedeler En İyisini Bilir; Efe Öztezdoğan’ın Sabah-Öğle-Akşam ve Erol Mintaş ile Taylan Mintaş’ın Ucube adlı kısaları birkaç mesele üzerinden günümüz Türkiye’si portresini sunuyor. “Nefes Alma Taktikleri” derlemesinde gösterilecek filmler ise, hayatla baş edebilme, akıl sağlığını koruma rehberliği sunan bir dizi hikâye anlatıyor. Yıldıray Yıldırım’ın 1982; Ferit Katipoğlu’nun Cinnamon Chasers: Lights; Alp Giray Tabakoğlu’nun Emmaporasyon; Eli Kasavi’nin Evren’in Sonu; Murat Uğurlu’nun Öteki Yüz; Halit Fatih Kızılgök’ün Nerdesin? ve Nazlı Elif Durlu’nun Sonra adlı kısaları kendisi, bedeni değilse de kafası genç olanlar veya gençleri anlayabilenler, hatta onlardan ilham alabilenler için hüzünlü ama çaresiz olmayan filmler… “Bağlamlarötesi Hipersekanslar” seçkisinde ise Oğuzhan Akalın’ın Kafes; Serkan Yüksel’in 303; Akile Nazlı Kaya’nın Dünyayı Kurtarmaya Çalışanlar; Zeyno Pekünlü’nün Erkek Erkeğe; Merve İnce’nin Gassal; Çiçek İlengiz ve Etem Şahin’in Oben Beno (Bir Giriş); Deniz Bazan’ın Sisyphos adlı kısaları deneysel sinema meraklılarının ilgisini çekecek.
Kapanış Filmi: Rust&Bone / Pas ve Kemik
!f İstanbul’un kapanışı yılın en çok beklenen filmlerinden biriyle yapılıyor. Valladolid’de en iyi film, senaryo ve erkek oyuncu ödüllerini toplayan Rust&Bone/Pas ve Kemik !f İstanbul’un kapanış filmi olacak. Jacques Audiard’ın Yeraltı Peygamberi/Un Prophète’den sonra çektiği ilk film olan Pas ve Kemik, Fransız oyuncu Marion Cotillard ve Hollywood’un yükselen yıldızı Matthias Schoenaerts’ı bir araya getiren etkileyici bir aşk filmi.
Salt Beyoğlu, Açık Sinema
Geçen yıl olduğu gibi festivalin önemli duraklarından SALT Beyoğlu, Açık Sinema, ücretsiz etkinliklere ev sahipliği yapacak.
Türkiye galasını yapacakları son filmleriyle festival heyecanını artıran üç sinemacı “!f Küçük Sohbetler”e konuk olacak ve Serra Yılmaz, Ümit Ünal ve Fırat Yücel’in evsahipliğinde koyu bir sohbete dalacaklar. Léos Carax ve Serra Yılmaz, “Maskelerin Ardında” başlığı altında sanat, sürrealizm ve diğer tuhaf şeyler üstüne; José Rivera ve Ümit Ünal “Kitaptan Sinemaya”da okumak ve yazmak üstüne; Reha Erdem ve Fırat Yücel de “Dünyaların Kesiştiği Yerde” başlığı altında, aynı anda iki film (Jîn ve Şarkı Söyleyen Kadınlar) çekmek ve kurgulamak üzerine sohbet edecekler.
!f İstanbul’un Altyazı aylık sinema dergisiyle 2009 yılında başlayan ve çok sevilen Altyazı Tartışıyor serisinin beşinci bölümünde, geçen yıl kaybettiğimiz Chris Marker’ın 1983 tarihli kült yapımı Güneşsiz’i (Sans Soleil) masaya yatırılacak. Güneşsiz’in edebiyat alıntılarından zaman felsefesine, teknolojik dönüşümden antropolojiye uzanan muazzam perspektifinin etraflıca ele alınacağı tartışma, izleyicilerin katkılarına da açık olacak. (16 Şubat Cumartesi, 15:30)
“Bir Muhal!f: Bir Muhalifin Kampanya El Kitabı” başlığı altında yapılacak atölye, katılımcıları değişimin bir parçası olmaya çağırıyor. Dünyanın en büyük imza kampanyası platformu Change.org’un direktörü ve sivil toplum aktivisti Uygar Özesmi’nin rehberliğinde yapılacak atölyede, online aktivizm ve kampanyacılığın hayatın içindeki karşılığı konuşulacak. (20 Şubat Çarşamba, 15:00)
Festivalin “Ev” bölümünde gösterilecek Benim Çocuğum’dan yola çıkarak yapılacak “Bir İnisiyat!f: Listag” başlıklı söyleşiye ise LİSTAG’lı (LGBTT Aileleri İstanbul Grubu) anne ve babalar katılacak. Lezbiyen, gey, biseksüel, travesti, transeksüel (LGBTT) bireylerin aileleri ve arkadaşlarının birlikte kurdukları LİSTAG’ın verdiği mücadeleden örneklerin konuşulacağı söyleşide, sevgileriyle aktivistliği yeniden tanımlayan ebeveynler, insanlık üzerine düşündüren, topluma açılma süreçlerini de paylaşacaklar. (22 Şubat Cuma, 15:00)
!f Müzik etkinlikleri kapsamında yapılacak “Sihirli Festival Tarifleri”nde ise Julien Temple’ın Glastopia: Glastonbury Afterhours’u gösterilecek ve Türkiye’deki müzik organizasyonlarının usta isimleri Elif Cemal, Erdem Dilbaz, Tolga Dizmen ve Hakan Özdemirci, hayallerindeki festivalleri, olabileni, olmayanı olabilecekleri konuşacak. Pandaemonium, Earth Girls Are Easy, Vigo gibi kurmaca uzunların yanı sıra The Rolling Stones, David Bowie gibi isimlere çektiği videolarla da tanıdığımız Julien Temple’ın yönettiği film, ilki 1970’te yapılan, günümüzün en büyük açık hava festivali olan Glastonbury Festivali’ni anlatıyor. (21 Şubat Perşembe, 15:00)
Bir diğer !f Müzik etkinliği ise, Bar25: Zamansız Günler’den yola çıkarak yapılacak ve Bar25 DJ’leri ve ekibi her şeyin nasıl başladığını ve herkesin merak ettiği Bar25 ruhunu anlatacak. Bar25 ekibi ile yolları uzun zamandır kesişen, İstanbul’da da gece hayatında uzun zamandır önemli bir rol oynayan Minas Balcıoğlu’nun da (nâm-ı diğer Mini) katılımıyla gerçekleşecek “Bir Alternat!f: Bar25” başlıklı söyleşide Bar25’in hikâyesini ve rotasını tuttukları yeni fantazi diyarlarını dinlemek için toplanacağız. (17 Şubat Pazar, 16:00)
İstanbul
Hafta içi Gündüz Gösterimleri: 7 TL
Tam: 14 TL (Hafta içi 19:00 seansı ve sonrası ile hafta sonu tüm gün)
Öğrenci: 11 TL (Hafta içi 19:00 seansı ve sonrası ile hafta sonu tüm gün)
“Ev” Bölümü Filmleri: 7 TL
21:30 – 22:00 Seansları: 16 TL
Ankara ve İzmir
Hafta içi Gündüz Gösterimleri: 7 TL
Tam: 13 TL (Hafta içi 19:00 seansı ve sonrası ile hafta sonu tüm gün)
Öğrenci: 10,5 TL (Hafta içi 19:00 seansı ve sonrası ile hafta sonu tüm gün)
“Ev” Bölümü Filmleri: 7 TL
21:30 – 22:00 Seansları: 13 TL
Festivaldeki tüm filmler, hafta içi gündüz seansları 19:00’a kadar gnctrkcll’lilere özel “bir bilet alana bir bilet hediye” olacak. Turkcell Profesyoneller Kulübü üyelerine de Cuma ve Cumartesi akşamı 19:00 ve 19:30 seanslarında “bir bilet alana bir bilet hediye”.