Paris post’unu yazmam gerekirken, hala İtalya turunu bitirmemiş olduğum aklıma geldi. Roma ve Napoli’yi, yani İtalya gezimizin son ayağını yazmasam olmazdı. İşte başlıyorum!

Floransa’dan sonra istikametimiz Roma’ydı. Roma’ya vardığımızda ilk olarak panoramik şehir turu yaptık. Bu turda Colosseum, Piazza Venezia, Piazza Republica, Forum Meydanı, Via Fori dei Imperiali’yi gördük.

Daha sonra bu yerleri yürüyerek de gezdik. Colosseum’u ve diğer yerleri sadece panoramik olarak, otobüsten görmek yetmezdi.

Şehrin merkezinde yer alan Vittorio Emmanuele Anıtı’yla başladık Roma’yı gezmeye ve sanırım Roma’da en beğendiğim tarihi eser de bu oldu. Çok muazzam bir eser, hayran olmamak elde değil.

Ardından Roma Forumu ve çevresindeki şu anda adını hatırlayamadığım birkaç yeri dolaştıktan sonra, Aşk Çeşmesi adıyla bilinen Fontana di Trevi’ye gittik.

Yürüyerek gittiğimiz Aşk Çeşmesi’nde sevgilisiyle poz verenlerin ve para atanların aksine, biz annemleydik 🙂 Aşk Çeşmesi’ni daha büyük bir alanda ve daha büyük bekliyordum, televizyonda gördüklerimin etkisiyle ama öyle değildi. Grup arkadaşımız Nevin’in güneş gözlüklerini, havuza parayla birlikte fırlatması ve çeşitli şekillerde almaya çalışmamız yüzünden polisle girdiğimiz diyalogla renklenen Aşk Çeşmesi turumuz, İspanyol Merdivenleri’ne yol almamızla son buldu.

Güneş gözlüklerini de Aşk Çeşmesi’nin içinden fileli bir sopayla alarak bize verdiler, hikayemin sonunu da söylemiş olayım.

İspanyol Merdivenleri ise, yine gördüğüm fotoğraflardan dolayı çiçeklerle bezenmiş olarak beklediğim bir yerdi, ama sadece merdivenler vardı. Neyse, gittik gördük dedik bunu da. Fotoğraf çekildik.

Orada İspanyol Konsolosluğu olduğu için İspanyol Merdivenleri demişler yani burasının çok bir olayı yok bence.

Roma’ya gittiğinizde, şehir merkezindeki tarihi yerler birbirine yakın olduğu için yürümeye devam ederek, birçok yeri yürüyerek gezebilirsiniz.

Ayrıca bir bilgi, İtalya’daki lüks mağazaları da İspanyol Merdivenleri’nin karşısındaki sokaklarda bulabilirsiniz.

İspanyol Merdivenleri’nden sonra mağazalara baka baka, birçok ünlü heykeltraşın heykellerinin yer aldığı havuzlarla dolu Piazza Navona’ya çıktık. Burası gerçekten güzeldi. Siz de buraya vardığınızda, etraftaki kafelerde serinleyebilirsiniz.

Biz buradan yürüyerek, sokak aralarındaki muhteşem bezemelerle süslü kiliselere gire çıka Pantheon’a kadar gittik. Pantheon’u ziyaret ettikten sonra da, Pantheon’un karşısında bulunan kafelerden birinde yemeğimizi yedik.

Roma’ya gittiğimizde ilk yaptığımız şeylerden biri RomaPass kart almaktı. Bunu size de öneririm. 2 müzeye bedava giriş yapıyorsunuz, toplu taşımaya bedavaya biniyorsunuz ve en önemlisi sıra beklemiyorsunuz bu kart olduğu zaman. Normalde 2 saatten fazla sırada durmak zorunda kalabileceğimiz Colloseum’a, kart sırasından geçerek hemen girdik mesela, çok vakit kazandık böylece.

Ertesi sabah serbest günümüzdü. Kalkar kalkmaz Vatikan’a gittik. Burada dünyanın en büyük kilisesi olan San Pietro kilisesini ziyaret ettik. Burada bulunan Leonardo da Vinci ve Michelangelo şaheserlerini gördük. Müzeyi gezmeye vaktimiz yoktu tek üzüntüm budur. Sistine Şapeli’ni gezmeyi çok istiyordum, fırsatım olmadı. Eğer bir daha gidersem, Vatikan Müzesi ve şapeli gezmeden dönmeyeceğim.

Bu arada Vatikan’ı gezerken mini şortlar falan giyemiyorsunuz, ben tedarikli bir insan olarak uzun etek götürmüştüm, ama bu sefer de gördüğünüz gibi kolsuz giymişim. Omuzları kamufle etmek için de eşarp kullanmak zorunda kaldım. Diğer kiliselerde de şorta sorun çıkardılar, sürekli kendimi sarıp sarmalamaya çalıştım.

Roma’da yürümekten o kadar yoruldum ki, sürekli bir kafe bulup dinlenmek istedim, mızmızlandım. Hard Rock Cafe Roma da bu duraklardan biriydi. Her şehirde Hard Rock ziyaret etme ritüeline ben de burada başlamış oldum. Venedik’te başlayacaktım ama orada yer olmadığından oturamamıştık:)

Roma’da geçen iki günden sonra Napoli’ye geçtik. Açıkçası Napoli beni biraz şaşırttı. Pompei’ye gitmeye üşensem de bir gün Napoli’yi dolaştığım için mutluyum. Şehrin alışveriş caddesi olan Via Medina ve Piazza Mercato’da güzel zaman geçirdik ve bol bol alışveriş yaptık.

İtalya gezinizde Napoli’ye uğrayacaksanız, hediyelik alışverişinizi buradan yapmanızı tavsiye ederim. Çünkü diğer şehirlere göre gerçekten ucuz. 1 Euro’ya magnet falan var. Ayrıca, Napoli’nin pizzaları da diğer şehirlere göre çok lezzetli. Dondurması da öyle. Şehirden ayrıca limon, limonçello, zeytinyağı alabilirsiniz.

Sadece pizza için, Napoli uçak bileti alınıp gidilebilir.

İtalya turu hakkında genel izlenimlerimi de bu post’a eklemek istiyorum.

1. İtalya’ya yaz aylarında gitmeyin. Temmuz – Ağustos gibi giderseniz, bu aylarda İstanbul’a gelmiş turistlere döner, özellikle Roma’da taşlardan vuran sıcaklarla haşlanırsınız.

2. Siena’yı gezi planınıza ekleyin çok seveceksiniz.

3. Benim gibi çok büyük beklentilerle gitmeyin. Aşk Çeşmesi ve İspanyol Merdivenleri gerçekten hayalkırıklığıydı.

4. Turla gidiyorsanız, ekstra turlara katılmayın. Zira, normal turdan daha fazla bir maliyeti var ve iyi kazıklıyorlar. Dil biliyorsanız, alın bir guide kitap onunla gezin. Hiç zor değil. Oraya vereceğiniz paraya yazık.

5. Aklıma geldikçe eklerim. Şimdilik bu kadar. 🙂

PS: Roma uçak bileti almak için tıklayabilirsiniz. Ayrıca diğer şehirlerin uçak bileti için de.