Ben hep başka şehrin adamlarını sevdim!
Bu, hiç öyle kolay olmadı. Önceleyin kumsalda yürümek kadar dingin geldi… Boş bir kalbi doldurmak, hak verirsin ki güzel geliyor.
Ardından rüzgarlar esmeye başladı.
Rüzgar da bir şey mi? Ceket atar yürümeye devam edersin…
Sonra deniz dalgalanır, kumsalda duramaz ve sığınacak bir yer ararsın. Koskoca kumsal!
Fırtına çıkmıştır. Bilmediğin patikalara girer kaybolursun. Derme çatma bir sığınak yapabildiysen şanslısındır. Yapamadıysan şayet vay haline!!
Beklersin öylece… Fırtına dinse, yeniden kumsala insem, güzel yürüyüşüme devam etsem diye…
Şansın her zaman yaver gitmez.
Mesela benim hiç gitmedi çocuk!
Ben hep başka şehrin adamlarını sevdim!
Ve gün gelir, yeniden yürürüm dediğim kumsallara bir daha inemedim.
Sevdiğim o adamların hiçbiri beni o sahile yeniden götürmedi.
Ben bekledim çocuk, bazen de çok ağladım. Ağlamasın diye şeker verirler ya çocuklara, gönlüme serpilen kumsal hayalleriyle köşemde döndüm durdum.
O hayaller hiç gerçek olmadı, ben başka şehrin adamlarını sevdiğimle kaldım…