İtalya Günlüğü 3 – Floransa

Yazılar arasında yine çok zaman geçti. Oysa ki, İtalya’dan döndüğümde post’ları arka arkaya sıralarım zannediyordum.Tabii yine evdeki hesap çarşıya uymadı ve işe başladım. E zaten editör de olduğum için, bütün gün yazmaktan tatil yazılarına fırsat kalmadı. Üzülüyorum 🙁

Ama geç olsun güç olmasın di mi ama? 🙂

Sıra İtalya gezimizin Floransa-Pisa-Siena ayağına geldi.

Önce Floransa…

Venedik’ten Floransa’ya doğru Toskana vadilerinden yol aldıktan sonra, ilk durağımız Michelangelo Tepesi’ydi. Aslında bu tepeden gün batımında Arno Nehri ve Ponte Vecchio’nun manzarası süper oluyormuş. Fakat ne yazıkki biz sabah gittik.

Tepede bulunan Davut heykeli, meşhur heykelin kopyalarından biri. Gerçeği ise Akademi Müzesi’nde sergileniyormuş.

Michelangelo Tepesi’nden Floransa’yı izledikten sonra, Arno Nehri’nin kenarından yürüyerek, Santa Croce Kilisesi’nin olduğu Santa Croce Meydanı’na geldik. Bu kilise erken Rönesans doneminden inşa edilmiş ve arasında Michelangelo, Ghiberti, Machiavelli, Galileo, Rossini’ye de ait olan 274 adet ünlünün mezarlarına ev sahipliği yapıyor.

Biz de aşağıdaki fotoğrafı kilisenin hemen yanında bulunan Dante heykelinin önünde çekildik. Buraya gelirken de bir hikaye dinledik.

1966 yılında Floransa’da çok büyük bir sel felaketi oluyor. Arno Nehri taşıyor. Birçok sanat merkezinde ciddi zararlar meydana geliyor. Büyük sanat eserlerini çamurdan kurtarmak için insanlar yardıma geliyor falan. Şu anda Floransa’da suların ne kadar yükseldiğini göstermek için bazı binalarda işaretler var.

Sokak aralarında İtalyan usta Gepetto’nun Pinokyo’suna hediyelik eşya mağazalarında rastlamak çok mümkün. 🙂

Sonra kendimizi Piazza della Signoria’da bulduk. Palazzo Vecchio ve Loggia dei Lanzi de bu meydandaydı. Palazzo Vecchio Eski Saray demek, unutmadan bu eski sarayın balkonu da Hannibal filminin bir sahnesinin çekimine ev sahipliği yapmış.

Loggia dei Lanzi Loggia’da sergilenen en önemli eser, Benvenuto Cellini tarafından yapılan ”Perseus’un Medusa’nın başını kopardıktan sonra havaya kaldırması” sahnesi.

Bir de bu meydanda Neptün Çeşmesi var. Önünde fotoğraf çekilmeyen yok 🙂

Hemen bu heykelin yanındaki sokaktan girdiğinizde ise kendinizi Floransa’nın müthiş müzelerinde bulabiliyorsunuz. Vakitsizlikten ve sıranın uzunluğundan dolayı Uffizi Müzesi ve Akademi Müzesi’ni gezememiş olmam Floransa ile ilgili içimde kalan tek şey. 🙁

Gelelim Piazza del Duomo’ya. Aşağıdaki fotoğrafta görülen büyük katedrale ev sahipliği yapan meydanda ayrıca Vaftizhane de bulunuyor. Bu meydana doğru yürürken ortasında bir atlıkarınca bulunan başka bir meydanda Gilli denen kafede kahve-tiramusu yapmak Floransa’da yapılması gerekenlerden. Biz yemek yerken de Duomo meydanındaki cafelerden birini tercih ettik.

Duomo meydanından Arno kıyısına doğru ilerlemeden önce Dante’nin Evi’ni bulalım dedik annemle. Ara sokaklardan dolaşarak Dante Müzesi’ne ve evine ulaştık. Çok enteresan bir şey yoktu burada.

Ve Eski Köprü’den geçerek, şehrin diğer tarafına, Pitti Sarayı’nın olduğu bölüme geçtik. Ponte Vecchio’nun üzerinden Arno Nehri ve Floransa gerçekten çok güzel gözüküyor. Burası da tam fotoğraflık 🙂 Köprünün üzerinde kuyumcular var. O kadar güzel bir köprü ki, Hitler bile 2. Dünya Savaşı sırasında bombalatmaya kıyamamış. Diğer bütün köprüleri yıktığı halde, Ponte Vecchio’ya dokunmamış.

Köprünün diğer tarafına geçtiğimizde Pitti Sarayı bizi bekliyordu. Burası da muazzam bir yapı. Bir de vaktiniz olduğunda gezilmesi gereken Boboli Bahçeleri var. Biz onu da gezemedik 🙁 İnternetten fotoğraflarına bakarsanız çok beğeneceğinize eminim. Fotoğrafların aldatıcılığını da göz önünde tutmak lazım tabii. Mesela ben İspanyol Merdivenleri’nde sırf bu yüzden büyük hayalkırıklığına uğradım.

Aslında şehrin bu kısmında gece yemek yemek için de nehir kıyısında çok güzel yerler varmış, fakat biz Monte Catini adında bir kasabada kaldığımızdan oraları deneyimleme fırsatımız olmadı.

Monte Catini’ye yolunuz düşerse gitmenizi tavsiye ederim. O kadar sevimli bir kasaba ki… Termalleriyle ünlüymüş. Çok eski ve değişik bir finiküler sistemi var. Tepede kurulan şehre çıkınca, sizi yukarıdaki gibi bir manzara bekliyor. Ve burada evde yapılmış çok güzel şaraplar içebiliyorsunuz. Biz iki kadeh beyaz şarap ve peynir tabağı için 14 euro ödemiştik. Fiyatlar da uygun. Ve çook huzurlu…

Floransa’yı sonunda bitirdim.

Bundan sonraki hedefim ise, Pisa ve Siena’yı yazmak 🙂

Bir cevap yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.