One Love, Morrissey derken, Temmuz ayı nasıl geçti?

Temmuz ayı benim için tatil ve dinlenme ayı oldu. MediaCat’ten istifa etmemin ardından, bu cehennem sıcaklarının esir aldığı günlerde evde klimanın altında oturmak o kadar güzel geldi ki 🙂

Digiturk IQ evde oturduğum günlerde kurtarıcım oldu. Seç İzle, Friends dizisine başlamama vesile oldu mesela bundan çok memnunum. Çok eski ama çok keyifliymiş. Boş bulduğum her anda kendimi Friends izlerken buluyorum artık. Jennifer Aniston’a sempatim de arttı bu sayede. Mesela geçen gün de Just Go With It diye bir filmini izledik, o film de çok sevimliydi. 🙂

Tatilin bir kısmını Edirne’de geçirdik. Aslında sıcaklar engellemese daha fazla kalırdım ama sadece 4 gün kalabildim. Bayramda tekrar geri gelmek üzere Edirne’ye veda ederek, evdeki klimanın altındaki yerime geri döndüm.:) Edirne’de neler yaptık peki? Kırkpınar günleriydi, Sarayiçi’ne gittik, gezdik. Tabiiki ciğer yedik. Turist gibi caddelerde dolaştık.

İstanbul dönüşünde bir meyhane gecesi yapalım dedik kızlarla. Sedef, Emine, Seçil ve ben Demeti’ye gittik. Ama üçüncü defa şans verdiğim halde Demeti bu şansı ve manzarasının güzelliğinin verdiği avantajı kullanamayarak, bir daha gidilmeyecek mekanlar arasındaki yerini aldı. Servisin yavaşlığı, kadın garsonun ukalalığı, ara sıcakların ve mezelerin lezzetsizliği (özellikle kalamar), Salı gitmemize rağmen servisteki yavaşlığı kalabalığa mal etmeleriyle birlikte bir sürü eksi aldı Demeti. Bazen sadece manzara yetmiyor.

14-15 Temmuz haftasonu OneLove’a rezerve edilmişti, taa çoktan. Fakat son dakikada çıkan olaylar yüzünden, yıl içindeki en büyük eğlencelerimizden olan Efes Pilsen One Love’a gölge düştü. Keyfi kaçtı. Biz gidip sadece müziğin tadını çıkarmaya çalışsak da, dışarıda gördüğümüz polisler, kapıda bira satan Eyüp’lü küçük çocuklar keyfimizi kaçırmaya yetti. Ve tatsız bir One Love yaşadık. (O günlerde yaşananlarla ilgili en kapsamlı yazılardan birini Burak yazmıştı. Buradan okuyabilirsiniz. )

Ve sonunda #ozgurlugunesahipcik dedik ve buradan da imzalarimizi altına koyarak bir bildiri yayınladık. Sen de özgürlüğüne sahip çıkmak istiyorsan ve hala imzalamadıysan linke tıklayabilirsin:)

One Love’da en beğendiğim performanslar Selah Sue ve P.U.L.P’ın performanslarıydı. Selah Sue’un enerjisine, P.U.L.P’ın sahnesine bayıldım. Kimbra ise tam bir hayalkırıklığıydı. Çığlık ata ata şarkı söyleyenlere katlanamıyorum. Damien Rice’a da beklediğim isimlerdendi o da abartısız sahnesiyle, ve sakinliğiyle hoşuma gitti. Halimden Konan Anlar’ı bir kez daha izlemek istiyordum ama sahne saati çok erkendi ve hava çok sıcaktı. Umarım başka bir yerde yine dinleme fırsatı bulabilirim.

Morrissey İstanbul’daydı, biz de oradaydık

Morrissey konserine gitmeden önce burada bir şeyler yazmıştım. Ama canlı canlı Morrissey’i izlemek bambaşkaydı. Konser alanında çıkan sorunlar olmasaydı, bazı bölümleri kaçırmamış ve daha keyif almış olacaktık ama olsun, onları unuttum bile. Sedef’le ikimiz çok güzel vakit geçirdik. Morrissey tam anlamıyla harikaydı. Seyirciyle teması, diyalogları, samimiyeti her şeyi farklı keyif verdi. Konser hakkında ayrı bir yazı yazsam yeriydi ama ona fırsat bulamadan kendimi İtalya’da buldum. Şimdi de bu kadarla kesmek zorundayım 🙂

Ayın geri kalan günlerinde ise annemle İtalya’daydık. İtalya maceralarımız bundan sonraki birkaç postun konusu olacak 🙂

Bir cevap yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.