2012’de gittiğim ilk tiyatro, sevgili Alican Yücesoy’un başrolünde oynadığı “Aklı Havada” oldu. Aslında gideli bir ay oldu ama bu yazıyı tamamlamak bugüne kısmetmiş. O gün yazabilseydim çok farklı yazar mıydım bilmiyorum ama şimdi de gözümü kapattığımda her sahnesi aklımda canlanıyorsa demekki çok güzel bir oyun izlemişim.
1996 yapımı, Mustafa Altıoklar’ın yönettiği İstanbul Kanatlarımın Altında filminden sonra izlediğim ilk Hezarfen Ahmet Çelebi öyküsüydü “Aklı Havada”.
Ahmet Önel’in öyküsünden, Ali Yenel’in oyunlaştırdığı ve yönettiği bir oyun. Hezarfen Ahmet Çelebi’nin yaşadığı 17. yüzyılda, 4. Murat zamanında geçiyor. Özgür düşünce ve bilimin baskıya maruz kaldığı günlerin İstanbul’unu uçma sevdalısı bir adamın gözünden anlatıyor.
Oyunda Alican Yücesoy Hezarfen Ahmet Çelebi’yi canlandırıyor. Ahmet Çelebi, uçma tasarısını gerçekleştirdiği ve geniş bilgisinden ötürü yaşadığı dönemde halk arasında, Hezarfen olarak anılan biri. Hazerfen de çok şey bilen anlamına geliyor.
Oyunda kullanılan kostümler, aksesuarlar, dekor, her şey dönemin dokusuna çok uygun ve çok sade. Bu bence her şeyi daha da etkili yapıyor. Kullanılan müzikler ve solistler sayesinde de o masalsı hava çok güzel yakalanıyor.
Oyun bir uyku sahnesiyle başlıyor. İlk uçma denemelerinde, 10. yüzyıl Müslüman Türk alimlerinden İsmail Cevheri’den etkilenen Hezarfen’in Cevheri rüyasıyla. Sonra da Cevheri’nin bulgularını iyice inceleyen ve öğrenen Çelebi’nin yaptığı çalışmalar, çizimler, zekanın getirdiği delilik, doktrinlere baş kaldırma… Hepsi Alican Yücesoy’un sade ve abartısız oyunculuğuyla çok güzel bir şekilde sunuluyor.
1632 yılında, Galata Kulesi’nden kuş kanatlarına benzer kanatlar takıp kendini boşluğa bırakan ve uçarak İstanbul Boğazı’nı geçmeyi başaran Hezarfen Ahmet Çelebi, 4. Murat tarafından saraya çağırılıp bir kese altınla da ödüllendiriliyor. Fakat oyunda sahneye çıktığı andan itibaren 4. Murat, Hezarfen’in bilgisinden ve becerisinden dolayı birisinin tehlikeli olabileceğini düşünüp, “Bu adem pek havf edilecek bir ademdir, her ne murad ederse elinden gelir, böyle kimselerin bakaası caiz değil” diyerek, oyunun sonunda Hezarfen’i Cezayir’e sürgün ediyor.
Bakırköy Belediye Tiyatrosu’nda oynanan “Aklı Havada” yı fırsat bulup, izleyin bence.
Gelelim oyunun ana fikrine, sadece şunu söyleyebilirim ki, 16. yy da olsa 21. yüzyıl da bu ülkede hiçbir şey değişmiyor. Özgür düşünce sürekli engelleniyor. O zamanlar Hezarfen’in düşünceleri, uçabileceğini söylemesi, bir çılgınlık olarak algılanıp, uçmayı başardığı zaman da başarısından nasıl korktuysa 4. Murat. Ve kendi ilahi saltanatına zeval geleceğini düşünmüşse, aynısı bugün de geçerli.
Saçma sapan, uydurma davalardan içeride olan aydınlarımızın durumu ortada. Saltanat sürenleri de zaten hepimiz biliyoruz…
“Aklı Havada: Bakırköy Belediye Tiyatrosu’nda Bir Uçma Sevdalısı” için bir yorum