Oyun Atölyesi’nde 9-10 Ocak

Oyun Atölyesi 9-10 Ocak tarihlerinde Tiyatro Boğaziçi ve Tiyatro Baykuş’a ev sahipliği yapıyor. 9 Ocak Pazartesi günü 20:30’da Tiyatro Boğaziçi’nin Eleni’den Mektuplar oyunu, 10 Ocak Salı günü 20:30’da ise Tiyatro Baykuş’un Gece O Kadar Kirliydi Ki İkisi De Kayboldu oyunu var.

Eleni’den Mektuplar:

Türkiye, bugün hem toplumsal hem de bireysel olarak kendini yeniden keşfediyor.
Bize ders kitaplarında öğretilen; tarihler, sınırlar, kimlikler yeniden ve yeniden yazılıyor.
Bireysel anlamda; travmalar, şaşkınlıklar, sessizlikler yaşanıyor; çünkü keşfediyoruz!
Bu keşifler gazete veya televizyon köşelerinde yapılan tartışmalara hiç benzemiyor.
‘’Türk, Sünni, Erkek’’ olmayanlar; alfabeyi yeniden öğreniyorlar.
Gitmek zorunda olanların mektupları; sizin ilginizle açılacak, sahiplerini bulacak.
Eleni’den Mektuplar “bizi” keşfederken, küçük hikayeleri fısıldıyor, izleyenin kulağına!

diyor, oyunun tanıtım metninde.

Plinio Marcos’un yazmış olduğu “Gece O Kadar Kirliydi ki İkisi de Kayboldu” oyununu Orhan Güner Türkçe’ ye çevirmişti.

Oyunda, pazarda çalışan ve aynı bodrum katını paylaşan iki hamalın hikayesi anlatılıyor. Liseyi bitirmiş ve bu yüzden kendini diğerinden daha bilgili ilan eden, bulunduğu durumu bankada memuriyet gibi bir iş bularak değiştireceğini düşünen, metropole taşradan gelmiş Tonho ile şehirde büyümüş, şehir hayatını tanıyan ve bu yönüyle diğerine üstünlük sağlayan, okumamış, yoksulluğu bilen, birşeyler kazanmak için her türlü yolu mübah gören, bundan gocunmayan, sınıf atlama gayretinde olmayıp, şehir hayatının sunduğu her türlü zevki tatmak isteyen Pako’nun hikayesi.

İki karakterin birbirini ötekileştirip, hiçbir şeyi paylaşmayıp, çoğaltmayıp, metropolün pisliğinde ve karanlığında yok oluşa sürüklenmelerinin anlatımı: “ Gece O Kadar Kirliydi ki İkisi de Kayboldu.”

Tiyatro Baykuş’un oyuna, hikayeye ve karakterlere yaklaşımı ise; ötekileştirmeden, yabancılaşmadan hikayeyi anlatmak üzerine kurulmuş. Günümüz hastalığı olan birbirimizin sırtına basarak sınıf atlama telaşının, bir şeylere sahip olma hırsının, bireysel bir hastalık olmadığını bilerek, tam da bu nedenle karakterleri suçlamadan, onları anlamaya, anlatmaya çalışmak…

Bir cevap yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.