Kasım ayının ilk günü Fransız Sokağı’nda Sakman’ın Yeri’ne Göktan’ı dinlemeye gittik, sonra Aralık’ın ilk haftası yine çıktı, yine gittik.
Sonra Media Cat’teki ekibimizle birlikte buluştuk hasret giderdik Kasım’da.
WWF’ten arkadaşlarımla da ayrılsam da görüşmeye devam ettik, iş çıkışlarında Happy Hour’lar yaptık.
Babaannemin baklavasının üstüne yoktur 🙂
Kasım’da Kurban Bayramı vardı. Edirne’ye gittik.
10 Kasım’da işe başladım, işe başlamamı Salomanje’de güzel bir yemekle kutladık.
12 Kasım son ayların en etkin hafta sonuydu. Ayşegül’ümün Belçika’dan arkadaşları gelmişti 45’lik’e gittik. Sonra Binboa partisi vardı Babylon’a gittik, oradan Smirnoff partisine The Hall’a, oradan Küçük Otto’ya gittik. Yanımda tabii ki vazgeçilmez partnerim Sevcan vardı 🙂
Ertesi sabah nasıl gittim bilmiyorum, baş ağrısından ölüyordum ama Moda’ya kahvaltıya gittik. Oradan da annem ve bitanecik kardeşimle birlikte alışverişe gittim. O gün çok enerjiktim demek, hepsine, her yere yetiştim.
15 Kasım’da Web 3.0 konferansı vardı. Sabancı Müzesi The Seed Salonu’nda. Konferans salonlarından en çok burasını seviyorum. Bu arada hem konferans güzeldi çok yağmurlu bir gün olmasına rağmen hem de konferans ve etkinliklerdeki en iyi catering’e sahipti.
Fatih Erkoç’un TRT Müzik’te yaptığı Yankılar programında bu sefer Hüsnü Şenlendirici’yi ve Suzan Kardeş’i dinledik. Hüsnü Şenlendirici <3
Coca Cola koleksiyonerler yemeği yaptık geçen ay, o da çok keyifliydi. Herkes çok içten, çok seviyorum kulübü:)
Sonra geçtiğimiz ay spora başladığımdan beri en çok spor salonuna gittiğim ay oldu sanırım. Bu performansımın önümüzdeki aylarda da geri gelmesini diliyorum. Aralık pek verimli olmadı. Çalışmaktan hiç kendime vakit ayıramadım ki:( Ofisin soğuğunda titremekten, üşümekten, hasta olmaktan, yazı yazmaktan bittim diyebilirim.
Contemporary İstanbul geçtiğimiz ayın en güzel etkinliklerindendi, tabii ki Sevcan’la gezdik. Ve bence bu sene gezdiğim en güzel sergiydi.
Geçtiğimiz ayın en kötü etkinliği sanırım Garajistanbul’daki Radio Adidas partisiydi. CSS diye bir grup vardı, bu kadar berbat müzik son zamanlarda hiç dinlememiştim. 30 dakika zor dayandık. Zaten vestiyer de sorunluydu. Sonra çıktık Leblon’a gittik. Buranın acısını çıkararak dans ettik 🙂
Kasım ayının son konferans etkinliği Reklam Sempozyumu’ydu. Oradan sonra da gece planımız kız kardeşimle birlikte Loop denilen bir mekanda Fettahcan’ı dinlemekti. Loop’u hiç duymamıştım, ama hadi gidelim dedik. Allah’ım ne berbat ne sorumsuz bir mekandı. İçerde sigara içilen, havalandırma olmayan, konseri söz verdiği saatten 2 saat sonra hala başlatmamıştı. Ve bilet alanları küçük bir alanda toplayıp, geniş alanları da şişe açacak olanlara rezerve etmişti. Biz de daha fazla beklemeye dayanamayarak mekanı terkettik. Şunu söyleyebilirim ki hayatımda gittiğim en berbat mekanlar listemde ilk üçe girer. Neyse ki, Biletix’ e yaptığımız şikayetler neticesinde mağduriyetimizi gidermek için bize başka bir konser bileti verdiler.
Antalya’da da hava çok soğuktu.
Maslak’a gelmeye başladığımdan beri öğle yemekleri sanırım burada beni en mutlu eden şey. Çarşamba günleri Alışveriş Cini ile bazı günler eski Media Cat arkadaşım Enes’le çevredeki mekanları keşfediyoruz. Ne kadar güzel olabilirse. Maslak işte. Bence berbat bir yer. Ve soğuk!
8 Aralık, Pazarlama Zirvesi günüydü. Öğleden sonraki oturumlar sadece sponsorların sunumlarına ayrıldığı için ve ben sadece ikinci gün takip edebildiğim için çok memnun kalmadım açıkçası. Sadece röportaj yaptığım Tali Krakowsky ile tanışmak ve onun yenilikçi fikirlerini dinlemek benim için faydalı oldu diyebilirim.
9-11 Aralık tarihlerini Antalya’da geçirdim. Ayşe evlendiğinden beri vaktim olunca geleceğim diyordum, o zamana kısmetmiş. Benim için çok güzel bir değişiklik oldu. Ayşeciğime teşekkür ediyorum 🙂
Bu ayın en güzel zamanı sanırım Burgazada’ya gittiğim gündü. Orayı o kadar seviyorum ki… Ömrümün sonuna kadar orada yaşayabilirim. 🙂
Aralık sonu demek ofis partileri demek. Ama çok çalışmaktan gidemedim çoğuna. Karşı sokakta olmasa Youth Republic’in partisine de gidemezdim sanırım. İyi ki öyle olmuş da gitmişim. Can Bonomo vardı sahnede. Tabii ki bu sayede Ecemen’i, Dylan’ı, Can Saban’ı da görmüş oldum. Bir sürü tanıdık vardı. Çok keyifli bir partiydi. Yılın ofis partisi #tag’ini haketti.
Sonra Dilek ve Fuat evlendi Cumartesi günü. Çok tatlı bir çift olmuşlardı. Nikahtan ben akşam eğlenceye gelirim diye çıkmıştım ama midemin tutmasından dolayı eve dönmek zorunda kaldım. Bunu telafi edeceğim. Çok üzüldüm böyle olmasına çünkü 🙁
Bugün ayın 27’si. Son 4 gün 2011’in bitmesine… Bakalım yeni yıla girerken, yılın son günleri bana neler getirecek? Neler yapacağım? 🙂
Çok fazla paylaşım yapamıyorum. İki haftadır iPhone’um yok. Bu konu hakkındaki şikayetlerim ve mağduriyetim başka bir post konusu olur. Tüketici mahkemesine gidecek bu dava ama sonuç olarak benim bu geçen süre içindeki mağduriyetim giderilemeyecek..