Önce Picasso geldi, sonra Rodin. Ben de bir sergi ve sanat sever olarak, dünya sanat tarihinde önemli yeri olan sanatçıların eserlerini dünya gözüyle görmeyi önemli gördüğümden, Picasso ve Rodin sergilerine gittiğim gibi tabii ki buna da gideceğim. Kaçıramam.:) Çünkü daha önce kaçırmıştım. 2008’de daha büyük bir sergiyle gelmişti Sabancı Müzesi’ne “İstanbul’da Bir Sürrealist Dali” sergisiyle. O çok kapsamlıydı. Ama o dönem biraz depresyonda olduğumu hatırlıyorum. O yüzden gidememiştim. Gidemediğime de çok üzülmüştüm. Ama yine geldi.
Ben aslında edebiyatta sürrealliği çok sevmiyorum. Ama resim biraz da sürreal olmalı diye düşünüyor ve Dali’yi de bu yüzden seviyorum. Dali’yi ilk defa orta okuldaki bir defterimin üzerinde olan The Persistence of Memory resmiyle tanımıştım. O zaman çok ilgimi çekmişti ve çok sevmiştim. Eriyen saatler, geçip giden zamanı anlatışı…
Ve şimdi sergi zamanı. 23 Aralık- 26 Şubat tarihleri arasında siz de Dali’nin 121 eserini, her gün 10-19 arası MGSÜ Tophane-i Amire’de görebilirsiniz.:)