Son yıllarda blog’ların ve blogger’ların sayısı hızla artarken, hangi blog’u takip edeceğimizi şaşırır duruma geldik. Bazılarımız blog okumaktan sıkıldık, farklı şeyler arar olduk.
Tam bu noktada da uzun yıllardır Lokal Anestezi programlarıyla tanıdığımız Erim Özşen’in video blog’u imdadımıza yetişti.
Peki bu video blog’u yapma fikri nereden aklına geldi? Erim neler anlattı 🙂
Öncelikle blog’tan bahsetmeden önce benim merak ettiğim bir şeyi sorarak başlamak istiyorum, Lokal Anestezi bu sene neden olmadı?
Çünkü, Lokal Anestezi’nin arada sırada nadasa yatırılması gerekiyordu. Lokal Anestezi sürekli devam etmesi doğru bir program değil. Çünkü arada geçen zamanlarda sanatçıların albüm çıkarması lazım. Biz orada en özel şeyleri konuşuyoruz, televizyonda olmayan ama üst üste olursa onun da anlamı olmuyor. Sanki mekana çalışıyormuş gibi olmaya başlıyor. Bir de son içki düzenlemeleri ve sponsorluklar, yaş sınırı gibi sorunlar da etkiledi. Bir de seçim senesi olmasıyla birlikte televizyonla uğraşıyorduk, o yüzden ara verdik. En son 19 Mayıs 2010’da Mor ve Ötesi ile son bir program yapmıştık. O zamandan beri Lokal Anestezi yapmıyoruz. Ama Eylül-Ekim gibi yeniden başlayacağız. Bu sene ayda bir kere de Almanya’da yapmaya başlıyoruz, o oldukça heyecan verici. Benim niyetim de sadece Almanya ile sınırlı kalmak değil, Türklerin olduğu diğer ülkelerde de program yapabilmek.
Peki video-blog fikri nasıl ortaya çıktı?
Lokal Anestezi’nin nadas döneminde böyle bir şey yapmaya karar verip, “Anlayamıyorum” lara başladık. Bu ortadan kaybolmamak ve yeni kişilere ulaşmak için yaptığım bir projeydi. Ama Amerika’daki depresif video bloglar gibi değil. Yani duygusal bloglardan değil, olsun istiyorum fakat Türkiye’de pek iyi karşılanmayacağını ve kullanılabileceğini düşünüyorum.
Aslında web için şunu mu yapsak bunu mu yapsak diye çıkmadı. Bir gün bir arkadaş toplantısında otururken, ben klasik bu haldeyim zaten 7/24 bu ayardayım. Öyle olduğu için “Abi inanamıyorum ya, olamaz!” derken, bunları niye kaydetmiyoruz oldu. Oradan da “Anlayamıyorum” lar çıktı. Çünkü bir insanın kendisi için yapabileceği en iyi şeylerden biri bazı şeyleri anlayamadığını kabul etmesi. Onunla mücadele etmek yerine “Anlayamıyorum abi” diyebilmesi. Hala birçok şeyi anlayamıyorum, bir çok insan da anlayamıyor zaten. Feedback olarak soruyorum siz neyi anlayamıyorsunuz diye, “Kapı zili çalındığında, ben de denilmesini anlamıyorum” falan bu basitlikte de değil aslında anlaşılmayan şeyler.
Genelde hep isyan, mesela “Acil Çıkış Kapısı”, uçaklardaki olaylar, internet sansürü, seninki kaç santim gibi videolar da yapıyorum. Çok mainstream bir adam değilim ama bunlara da yer veriyorum.Bu videolardan üç kişi etkilenip harekete geçecekse ne mutlu.
Aldığın tepkiler nasıl?
Çok fazla erkekler hakkında bir şey söylemeyecek misin diye soran var, kadınlara yükleniyorsun diyenler de oluyor. Ama erkekler başlı başına bir olay zaten. Erkeğin en büyük hatası hatalı olduğunu kabul etmemek. yani buradan yola çıkarak adama çok şey söylenir. Bir de benim çıkıp erkekler hakkında bir şey söylemem samimiyetsiz gelecekmiş gibi geliyor. “Evet, tutucuyuz. Müdahale ediyoruz, bunu yapmayalım.” falan. Erkeklerden iyi bir geri dönüş alabileceğime inanmıyorum. Altına küfürler yazılırmış gibi geliyor. Kadınlardan daha umutlu olduğum için öyle söylüyorum ve daha iyi bir kitleler takip açısından.
Çocuk gibi konuşmak konusunda mesela kadınlardan da çok güzel geri dönüşler aldım, adam haklı beyler diyorlar. Ya da bizim sizi anlayamamamız da çok fazla ilgi gördü. Erkekleri anlatma çabalarımız da güzel tepkiler aldı.
Aslında, insanların neyi sevdiğini tam olarak anlayamıyoruz. Bir de, internet ortamında üretirken bile insan belirli sınırlar hissediyor çevresinde. Biraz da yaratıcılığın engelleniyor. Arkadaşların bile, bu kadar uzun yapma, bunu dersen izlenmez gibi tepkilerde bulunuyorlar. Mesela yavru kedi, şiddet, meme kelimeleriyle ilgili bir video yapmıştım, ama içeriğinde o öğelerin hiçbirini barındırmadığı için izlenmedi. Ama onda böyle memeli bir kız elinde yavru kediyle bir adamı tokatlıyor olsaydı rekor kırardı.
Videolar bu şekilde mi devam edecek yoksa araya karakterler serpiştirecek misin?
Ben tiplemeye karşıyım. Yani karakterlere. Mümkün olduğu kadar kendim olmaya çalışıyorum. Bir şeyler izletip üzerine yorum yapma gibi durumlar üzerine gitmeyi tercih ediyorum. Daha sonra konuk da alacağım. Biraz daha zaman geçtikten sonra, benim gibi bir konuyu anlayamayan bir sanatçıyı alıp konuk etmeyi düşünüyorum. Öyle samimi bir şey yakalayabilirsek iyi bir şey olacağını düşünüyorum.
Bu videoları kendin mi çekiyorsun?
Evde sinema perdesini indiriyorum, tripodla kamera kuruyorum Şapka, gözlük, kıyafet… O anda ne istiyorsam. Geçiyorum, çekiyorum. Bunun böyle olması gerekiyor. Bu basitlikte devam etmesi gerekiyor. Ev ortamında gelip gidecek videolar olacak tabii, konuk olunca da daha çok ilginçleşmeye başlayacak.
Blog’u ne kadar süre daha devam ettirmeyi düşünüyorsun?
Lokal Anestezi nasıl bitmeyecek bir projeyse, bunu da öyle düşünüyorum. İlerde daha farklı alanlarda da, daha farklı noktalara geldiğimizde yine devam edecek samimi bir şey olmasını istiyorum.
Çok konuşmak yerine, çok şey yapmanın önemli olduğuna inanıyorum.