Jenga

Hayalkırıklığına uğradığım aşkların ardından, üst üste koyduğum taşlarla sağlamladım duvarlarımı yıllarca. Tıpkı jenga taşlarını yerleştirir gibiydi. Ne kadar yükseğe çıkarsam katlarımı, o kadar aşamayacaklardı sanki. Bir tuğla, bir tuğla daha… Çok sağlam olduğunu, kimsenin yıkamayacağını sanıyordum.

Geleni vurdum duvarlarıma, gideni vurdum… Acımadım. Çünkü zamanında ben de çok duvara çarpmıştım. Daha fazla kırılmaya takatim olmadığından, bunun beni koruyacağını düşündüm.

Taa ki sen gelip, en alttaki tuğlayı çekip bütün duvarlarımı yerle bir edene kadar! O duvarlar olmadan nasıl davranacağın unutmuş olan ben, ne yapacağını bilemez bir şekilde hazırlıksız yakalandım. Çırılçıplak kaldım bir anda, savunmasız. Etrafa dağılmış tuğlaların arasında kendimi kaybedip, ne yöne gideceğimi bilemedim.

Bu kadar yüksek örmeseydim bu duvarları, yıkıntıları bu kadar canımı acıtmazdı belki de ya da yıktığına değseydi…

Bir cevap yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.