Geçtiğimiz pazar liseden dershane arkadaşım Ece’yle buluştuk ve kahve içtik. Geçen yazdan beri görüşmediğimizin farkına neler yaptığımızı anlatırken vardık. İkimiz de yeni işe başlamışız. Bir sürü olay yaşamışız. Bundan sonra bu kadar ara vermemeye karar verdik. Adaşım olan arkadaşlarımı çok seviyorum. Nedendir bilinmez, adaşlarımla çok iyi anlaşıyorum. Ece de onlardan işte. Havaların da güzelleşmesiyle birlikte bundan sonra yapacaklarımızın planlarını yapmaya başladık bile. Planları yaptığımız yer buluşmalarımızın vazgeçilmez adresi Capacity Kitchenette’ti.
Pazartesi günü Onur’un Alafortanfoni ve M.A.R.K.A’daki yeni işini kutlamak için Kanyon’da buluştuk ve yemek yedik. Aslında Dr. Parnassus’a gidecektik ama saatini tutturamadık. Num Num’da oturmayı tercih ettik, sonra İrem’ler de geldi, beraber kutladık.
Bu haftanın en güzel şeyi gittiğimiz Tom Ford filmiydi.”A Single Man”
Tek Başına Bir Adam ünlü modacı Tom Ford’un yönetmenliğini yaptığı süper bir film. Süper bir film diyorum çünkü film sinemalarda gösterime girmeden önce İF’te izleme şansına sahiptim. Uzun zamandır izlediğim en güzel filmdi. Colin Firth’in oyunculuğu tek kelimeyle harikaydı. Filmin bazı sahnelerinde hüngür hüngür ağlayacaktım. Tom Ford, Christopher Isherwood’un aynı adlı romanından uyarlamış bu filmi. Filmde 16 yıllık sevgilisinin ölümünden sonra depresyona giren ve sonunda intihar etmeye kadar giden bir süreç yaşayan orta yaşlı, eşcinsel bir İngilizce öğretmeninin bir günü anlatılıyor. Gün boyunca hayatı sorgulayan George, sonunda anı yaşamaya karar veriyor. Fakat bunu başarabilecek mi? Bunu filme gidip görmeniz lazım. Aldığı birçok ödülle de başarısını kanıtlayan film, sırf Colin Firth’in oyunculuğunu görmek için bile gitmeye değer. Ben ilk olarak Tom Ford’un yönetmenliğini ve nasıl bir film çektiğini merak ettiğim için gitmiştim. Beklediğim gibi çıktı yanılmadım.
Film çıkışında Binboa’nın Karaköy Eski Sümerbank binasındaki Şişe Tasarım Partisi’ne gittik. Tasarlamam için şişemi Zarakol’dan göndermişlerdi. Fakat biraz yeteneksiz olduğum için şişeyi tasarlayamadım. Bekletiyorum, kalemi de var üzerinde boyamak için şişenin ama kafamda bir şekil oluşturup öyle çizmek istiyorum 🙂 yoksa karalarım ancak… Partiye dönecek olursak. Parti de çok güzeldi. Ambiansın yanında, kokteyller de çok güzeldi. Biraz fazla içtim sanırım. 🙂 Ece Çelebioğlu’yla karşılaştım, çok sevindim. Sonra Oben Budak’la tanıştım. Meryemcimle çok keyifli bir gece geçirip eve döndük.
Ama iki gündür hastayım, dün işe bile gidemedim. Midem ciddi anlamda kötü. Bugün daha iyiydim ama neyse ki… Dün akşam Yaprak Dökümü, bu akşam da Aşk-ı Memnu izliyorum, nane limon içiyorum, taze meyve yiyorum falan. Kendime çok dikkat etmem lazım. Zira önümüzdeki hafta bizim için çok ağır geçecek. Uzun mesailer bizi bekliyor… Şimdiden düşünmeyelim, daha bu hafta sonu var. Yapacak çok şey, gidecek çok yer var. 🙂