Bu ay işlerin yoğunluğu nedeniyle blogumu çok fazla ihmal ettim farkındayım. Ama üzerimde o kadar çok iş yükü var ki… Tabii sadece benim üzerimde değil, çok sevgili arkadaşlarım Hazel ve Hande’yle beraber çabalıyoruz. Stresli bir dönem. ve midem bugün itibariyle strese dayanamayarak istifa etti. Pazartesi sabahından sinyalini vermişti aslında ama bugün son darbesini vurdu. Tabii bunda benim son günlerde işten başka da birçok şeyle ilgilenmemin de etkisi var. Geçen hafta sadece pazar günü akşamı evdeydim. Ay başından itibaren biraz neler yaptığımı düşünürsek:
Nisan’ın ilk hafta sonu AÖF vizeleriyle geçti. Çok zeki bir insan olarak ben ikinci üniversite okuma niyetiyle Açık Öğretim’in İşletme Fakültesi’ne kayıt oldum. Şu anda da 3. sınıf öğrencisiyim. Ama hem Boğaziçi’ni bitirmiş hem de master’ina devam eden bir insan olarak, bu ekstra diplomanın hiç gereği olmadığını biraz geç anladım. Çünkü büyük bir gazla başlamıştım. “Heyyo! Bir de işletme diplomam olacak. Sınavlara giricem sadece nolurr ki?” gibi bir düşüncem vardı. 1. ve 2. sınıfı muhasebe ve iktisat derslerinde zorlansam da geçtim ve 3. sınıfa geldim. Sınavdan bir gün önce eğlenmeye gidip sabah uyanamadığımdan 4 dersin vizesini kaçırdığımdan, geçen sene 3. sınıfta kaldım. Çünkü finallerde toplayamadım. Bütünlemeleri hiç sormayın. Neyse ki bu sene annemin de uyarılarını dikkate alarak evdeydim sınav öncesi. Ve sınavları kaçırmadım. Finansal Yönetim, Maliyet Muhasebesi, Türk Vergi Sistemi ve İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku sınavlarına girdim. Bu yükten en azından finaline kadar kurtuldum.
6 Nisan kardeşimin doğum günüydü. (Beni tanıyanlar bilirler kardeşime ne kadar düşkün olduğumu) Biz de Şehnazcım, Sedef ve ben beraber, küçük bir kutlama yapmayı planlarken, yolda Melih’le karşılaştık o da bize katıldı. Sonra Mert geldi. 3 kişilik grubumuz 5 kişi oldu ve Asmalı Tekel Birası’nda çok keyifli bir gece geçirdik. Dışarıda otururken borulardan gelen sıcaklıktan hafiften mayışmış olsak da 🙂
7 Nisan’da TTNET Genel Müdürü Tahsin Yılmaz’la ilk video söyleşimi gerçekleştirdim. Hayatında düğünlerden başka kamera karşısına geçmemiş bir insan olarak heyecan verici bir tecrübeydi benim için gerçekten. Bakalım nasıl bir şey çıkacak? Merakla bekliyorum.
8 Nisan’da Film Festivali’nde bilet bulabildiğiniz iki filmden birini izleyebilmek için heyecanla Nişantaşı City’s’e gittik. Vee bomba! Film Yeni Rüya’daymış! :))Akvaryum filmini öylece kaçırdık. Sonra Akaretler’e After Work Party’e uğrayalım dedik Der Die Das’a ama öyle bir kalabalık vardı ki kapının önünden geçip gitmeyi tercih ettik. En iyisi Kiki’ye gidelim dedik, Meryemcimle güzel bir şişe beyaz şarabımızla birlikte risottolarımızı ve aperativolarımızı yedik. Kiki’nin yemeklerini ve ortamını seviyorum. Sürekli kendini yenileyen bir yer. Geçenlerde Hürriyet’te de bir sayfa tanıtmışlardı. Giderek popülaritesi artıyor.
Cuma gününe geldiğimizde haftanın yorgunluğu nedeniyle dışarı çıkmamayı düşünüyordum. Çünkü bir de evin eşyaları değişip tadilat yapıldığı için yorulmuştum, sınavlar harici hafta sonum tadilatla geçmişti. Son dakikada aldığım bir haberle bir de L’Entrecode’a İz TV’nin 5. yıl kutlamasına gitmiştim. Orada da Coşkun Aral’la tanıştık. Türkiye’nin ilk ve tek belgesel kanalında ne var ne yok öğrendim. Sağolsun Digitürk’ten Berna ve Esin Hanım her zamanki gibi çok ilgilendiler. Oradan çıkışta eve geldim ama yine evde duramadım, yemek yedikten sonra kendimi Taksim’e attım ve Onur’la birlikte Leblon’da oturduk, sonra İrem de geldi. Çok keyifliydi, çok güldük.
Çok canım sıkılıyordu, biraz böyle yazınca rahatladım sanki 🙂 Cumartesi’den itibaren yaptıklarımı da sonra yazacağım. Şimdi Pertevniyal sayfasındaki köşeme yeni sinema yazısını yazacağım. Küçük bir yanlış anlaşılmadan dolayı bir süredir yazmıyordum ama tekrar yazmaya başlıyorum. Sonra yine buradan devam ederimm.
thanks a lot for this wonderful article
elinize sağlık çok güzel yazı
Ben almanyadan sevgi, gercekten cok guzel bir blog, eger twitter veya facebook sayfasi varsa hemen
ekliycegim.
çok teşekkür ederim twitter linkim söyle : oradan takip edebilirsinz 🙂