Önce dün akşamdan başlayalım neler yaptığıma… İlk olarak iş çıkışı Kasaba dizisinde oynayan ve dizinin bitmesiyle Hatay’dan İstanbul’a geri dönen arkadaşım Melih’le Filicori’de oturup sohbet ettik. Sonra aynı çatı altında çalıştığım ve yaptıkları işleri çok beğendiğim Fikrimühim ekibinin düzenlediği Jim Beam gecesine teşrif ettik Cihangir White Mill’e. Deneyebileceğimiz bütün kokteylleri denedik. Gayet keyifli bir geceydi, gecenin ilerleyen saatlerinde Araf’a mı gitsek acaba diye düşünsek de bende o kadar enerji kalmamıştı. Ertesi gün işe gelecek olmanın verdiği sıkıntıyla eğlenceyi yarıda kesip tıpış tıpış eve geldim.
Bugün çok keyifli bir söyleşim vardı Özgür Şef’le. Söyleşimizin saati son anda değişti. Show TV Kurumsal İletişim Müdürü Sevgili Nurcan Duman beni arayarak “Öğle yemeği yemeyin, beraber yiyeceğiz” dedi.
Yeni nesil bir aşçıyla birlikte yapılacak sohbete böyle bir istek de gelince büyük beklentilerle İstinye Park Günaydın Restoran’ın yolunu tuttum. Beklediğime değdi. Steak’ten pirzolaya, köfteden sosise her çeşit et vardı masamızda. Özgür Şef, Nurcan Hanım, Show Max Marka Müdürlerinden Mehmet Bey ve fotoğrafçı Abdullah ile çok keyifli bir yemek yedik. Sohbetimiz de çok eğlenceliydi. Fotoğraf çekiminde de çok eğlenceli pozlar yakaladık, Özgür Şef’i 15 kiloluk etlerle falan çektik.
Sonra da Nurcan Hanım, Özgür Şef ve ben bir hatıra karesi çektirelim dedik. O kadar çok yemiştim ki fotoğrafta da göbeğim belli oluyor hohoho 🙂 Fotoğraf çekimimizi bitirdikten sonra masada bizi bekleyen bir sürpriz vardı. O da ne?? Katmer tatlısıı!
İlk defa Neslihan’ın Antep fotoğraflarında görmüştüm o tatlıyı ve çok özenmiştim. Bugün de yeme fırsatı buldum. Şam fıstığıyla dolu harika bir tat. Tatlıya -çikolata hariç- çok fazla düşkünlüğü olmayan beni bile baştan çıkardı 🙂 Hem tatlı yedikk, hem tatlı konuştuk. Öyle güzel geçti ki zaman 2 saatten fazla masada oturduğumuzu farketmedik. Özgür Şef’ten tüyolar aldık. Artık röportajımı da dergide okursunuz Nisan sayısında 🙂
Akşam eve geldikten sonra kardeşim ve annemle sinemanın yolunu tuttuk ve “Eyyvah Eyvah”ı izledik. Gösterime girdiği andan beri sürekli izlemek istiyorduk fakat bir türlü fırsat bulamamıştık. Geç kalmıştık ama iyi ki de bugün fırsat yaratıp gitmişiz. Çok keyifliydi. Bütün salonla birlikte gülmekten öldük. Bizim yörenin insanları bu kadar yalın bu kadar samimi bir şekilde anlatılabilirdi. Ata Demirer’i zaten çok severim bu filmle daha da bir sevdim. Trakyalı taklidini bu kadar iyi yapan biri yok bence 🙂
Çok güzel bir gün ve geceydi. Şimdi uyku vakti. Yarın haftanın son günü. Sabah Likemind’a uğramak istiyorum. Öğleden sonra röportajım var, toparlamam gereken bir sürü konu var. Daha Cebit yazılacak. Hepsi biter, biraz zorlar ama biter. Haydi uyuyalımm…