Zaman Yolcusunun Karısı, başrollerde Rachel McAdams, Eric Bana, Arliss Howard, Ron Livingston var. Konu ise şöyle, kaderlerinde birlikte olmalarının yazıldığına inanan Clare, Henry’i büyük bir aşkla sevmiştir. Ne zaman ayrılıvereceklerini ise bilmez, çünkü Henry bir zaman yolcusudur. Genetik bir nedenle zaman içinde ileriye ve geriye doğru, kendi kontrolü dışında gidip gelmektedir. Clare, bu yolculukların onları ne zaman ayıracağını bilmese de, tek aşkı olan Henry ile bir hayat kurabilmek için uğraşmaktan vazgeçmez.
Kate Beckinsale, Gabriel Macht, Columbus Short, Tom Skerritt‘in oynadığı Soğuk Ölüm ise aksiyon, gerilim ve dram öğelerini barındıran bir film. Antartika’nın tek kanun koyucusu olan Stetko, kıtanın ilk cinayeti olan buzdaki bir cesedi incelemeye gönderilmiştir. Bu keşif, Stetko’yu çok daha garip bir gizemin ve uçsuz bucaksız buzun derinliklerine gömülmüş eski sırların içine çekecektir. Stetko, katili bulmaya çalışırken, kış yaklaşmaktadır. Antarktika’nın ölümcül beyazlığında, bir nefes uzağında olana kadar katili görmesine olanak yoktur.
Nilüfer Açıkalın, Erkan Taşdöğen, Algı Eke Saatçi, Alp Tuğhan Taş‘ın başrollerini paylaştığı Mazi Yarası, romantik, dram türünde bir Türk filmi. Samiye ve oğlu İsmail, Anadolu’da bir kasabada 240 dönüm arazi satın alırlar. Bu haber belediye başkanı Refik’in kulağına gelir. Herkes meraklanır. Samiye çok büyük bir holdingin sahibidir ve Refik onu geçmişten tanımaktadır. Samiye neden dönmüştür? Refik arsanın satışına onay verecek midir? Bu arada İsmail, Refik’in kızı Sevda’ya aşık olmuştur ve bu Refik’i telaşlandırır. Acaba mazide Refik ve Samiye arasında ne geçmiştir? Bütün bu soruların cevaplarını filmde bulabilirsiniz. Ama yine de bu hafta gösterime giren Türk filmlerinden Uzak İhtimal mi Mazi yarası mı derseniz, bence Uzak İhtimal.
Aptallık Çağı, bugüne dek iklim değişikliği üzerine bireysel desteklerle yapılmış en etkili bağımsız yapım olan film, acil önlem alınmazsa iklim değişikliğinin yaratabileceği felâketlere dikkat çekiliyor ve gelecek nesillerin içinde yaşadığımız bu çağı nasıl adlandıracağı sorgulanıyor: 21 yüzyıl tarihe, bu felâkete izin veren insanların yaşadığı “Aptallık Çağı” olarak mı geçecek?