Güngör Mengi’den “Sevgi ve Kin”
Dünkü uğurlanış belli etti: Türkân Saylan bir Kutup Yıldızı olacaktır!
Çağdaş devrimlere ve eğitime adanmış bir ömrün, çocuk ve kadın hakları savunuculuğunun bu ülkede talep ettiği kahramanlığı onun kadar güzel taşıyan pek az kimse vardı.
Bir efsane yaratmıştır.
Manevi liderliği uzun yıllar çağdaş gelişmeye önderlik edecektir.
Hastalığına rağmen kendisine reva görülen zalimlikler bile onu yüceltmiş sergilediği ermiş sabrı cumhuriyeti her koşulda savunmanın bir fedakârlık değil ödev ve sorumluluk olduğunu öğretmiştir.
Örnek liderliği, onu izleyenlere hep iyi şeyler yaptıracaktır.
Bir meslektaşı dün şunu diyordu: “Türkiye seninle gurur duyuyor sloganını sevimli bulmam ama ilk defa birine çok yakıştığını fark ettim.”
Çok doğru… Türkân Saylan’a son yolculuğunda on binler eşlik etti. Vicdanlı vefalı insanlar etrafında, arkasında dua ettiler.
Sadece hükümet temsil edilmedi.
Prof. Saylan, insanlık tarihine geçmiş bir hekim, çaresiz çocukları okulla buluşturan benzersiz bir eğitimcidir.
İktidar, din sömürüsü ile beslenen bir siyasi akımın temsilcisi olabilir.
Ama Prof. Saylan’ın farklı düşünüyor olması onlara Peygamberimizin şu sözünü unutma hakkını verir mi:
“Kim ilim tahsili için yola koyulursa Allah onun için cennete giden yolu kolaylaştırır.”
Ölüm haberi üzerine Kültür Bakanı Günay, Saylan’ı övdükten sonra “Yaptığı bütün hizmetler, gayretler için ülkem adına hükümet adına teşekkürlerimi iletmek istiyorum manevi huzurunda” dedi.
Sonra feci bir şey oldu:
Dört buçuk saat sonra Anadolu Ajansı Bakan Günay’ın “hükümet adına teşekkür”ünü, deşifre hatası bahanesiyle “milletimiz adına teşekkür”e çeviren bir düzeltme yayınladı.
Yani hükümetin teşekkürü geri alındı!
Ölüm eşiğindeki bir kanser hastasına evini basarak işkence yapmayı göze alabilen bir zihniyetin “teşekkür”ü zaten Türkân Saylan’ın ruhuna huzur değil belki azap verecekti.
Şimdi Kültür Bakanı azap çeksin.
Cennetlik bir kadına kuru bir teşekkürü dahi çok gören ve bunu kaba bir şekilde belli eden bir hükümet içinde yer almak, bu vefasızlık ve saygısızlığın ortak sorumluluğuna katılmak kolay değildir.
Allah ona da katlanma gücü versin!
Gül niyet okudu!
Kapatılınca aldığı 1 trilyon liralık Hazine yardımını Refah Partisi’nin geri vermesi gerekiyordu.
Vermedi, paranın sahte belgelerle buharlaştırıldığı belirlendi.
Faiziyle borç 11 trilyona çıktı ama iktidara gelen öğrencileri Necmettin Erbakan’ı af operasyonu ile hapisten kurtardıkları gibi siyasi haklarını da geri verdiler.
RP’nin üst yöneticileri arasında yer almasına rağmen dokunulmazlıktan yararlanan Gül yargı önüne çıkmadı.
Temelli kurtulduğunu sandığı kararları da elde etti ama Sincan Ağır Ceza Mahkemesi yargılanması gerektiğine hükmetti.
Vay sen misin?..
Mahkeme Gül’ü “şüpheli” diye niteliyordu. Çankaya, Gül’ün şüpheli gösterilmesinin “kesinlikle iyi niyetle bağdaşmadığı”nı iddia etti.
Neyle suçlandıklarını dahi bilmeden aylardır Silivri’de yatanların itirazlarını “Türkiye hukuk devletidir; saygılı olacağız” diye susturan siyaset ve hukuk ulemaları ile destekçileri var ya…
Çankaya’ya acil bir “moral verme ziyareti” yapmalarının şimdi tam zamanıdır!